TİM BAŞKANI GÜLLE: İHRACATLA YÜKSELEN TÜRKİYE’Yİ GENÇLERİMİZLE OLUŞTURACAĞIZ
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), genç ihracatçı sayısını artırmak ve geleceğin ihracat ehli genç neslini yetiştirmek amacıyla Genç TİM projesini hayata geçirdi. TİM, yeni projesiyle gençlerin elinde ihracatla yükselen Türkiye’yi oluşturmayı hedefliyor. Genç TİM’de tüm sektörlerden Türkiye’nin önde gelen şirketlerinde görev yapan genç ihracatçılar yer aldı. Genç TİM Yönetim Kurulu’nda, en az toplam kadın üyelerin oranı kadar kadın yönetim kurulu üyesi bulundurulması zorunlu tutuldu.
Genç TİM’in hedeflerini ve yol haritasını paylaşan TİM Başkanı İsmail Gülle “İhracat, genç nesillere aktarılması gereken sosyal bir mirastır. Bizler için aslolan, bu milli varlığı, bu duyguyu, heyecanı geleceğe taşımak, gençliğimizle buluşturmaktır. Amacımız, gençlerimizin ellerinde, ihracatla yükselen Türkiye’yi oluşturmak. Gençlerimizi ihracata teşvik edeceğiz, dış pazarlara erişimlerini artıracağız, ticari diplomaside ihracat elçisi yapacağız. Kuruluş aşamasında 131 üyemizle yola çıkmış bulunuyoruz. İnşallah 5 yıl içerisinde, 300 milyar dolara yükselecek ihracatımızla Genç TİM üye sayımızı da 500’lere çıkaracağız” dedi.
61 ihracatçı birliği, 27 sektör ile 100 bin ihracatçının tek çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), “Dış Ticaret Fazlası Veren Türkiye” hedefine ulaşmak ve toplumun tüm kesimlerinin ihracata özendirilmesi için çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda TİM; ihracatın sürdürülebilirliğinin sağlanması, geleceğin ihracat ehli genç neslinin yetiştirilmesi, genç ihracatçı sayısının artması ve iş dünyasında genç girişimciliğinin geliştirilmesi amacıyla Genç TİM’i kurdu. Kuruluş aşamasında tüm sektörlerden 131 genç ihracatçı yer aldı. TİM Başkanı İsmail Gülle, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinde görev alan Genç TİM’li ihracatçıların katılımıyla düzenlenen basın toplantısında yeni oluşumun yol haritasını ve hedeflerini paylaştı.
Neden Genç TİM?
Genç TİM’in ticari diplomasiden uluslararası iş birliklerine, e-ihracattan ihracat elçiliğine kadar pek çok başlıkta oluşturulacak komiteleriyle gençlik için çalışacağını ve üreteceğine vurgu yapan TİM Başkanı İsmail Gülle “Gençlik, tarih boyunca her zaman enerjimiz; ‘Her şey bitti’ dediğimiz anda ortaya çıkan en kıymetli cevherimiz olmuştur. Gençlik sadece bir yaş döneminden ibaret değildir. Gençlik, bizim için şevkle devam etme hevesi, ‘Daha iyisini yaparım’ deme enerjisi, cesaret, zeka ve en önemlisi ahlak anlamına gelmektedir. TİM olarak bizler, gençlerimizin cevherinin farkındayız. İşte bu sebeple sadece tecrübeli ihracatçıların gençlere örnek olduğu değil, genç ihracatçıların da birbirine örnek olacağı, cesaret vereceği, tecrübelerini paylaşacağı Genç TİM’i hayata geçirdik. Genç TİM’le beraber, ihracatımızda sürdürülebilirliği sağlamayı, geleceğin ihracat ehli genç neslinin yetiştirmeyi, genç ihracatçı sayısını artırmayı, iş dünyasında genç girişimciliği geliştirmeyi, gençlerimize yönelik ulusal ve uluslararası muadil kuruluşlarla iş birlikleri kurmayı hedefliyoruz” dedi.
“TİM, gençlerin her zaman yanında”
Gerçekleştirdikleri birçok projede gençlerle beraber çalıştıklarına ve gençlere destek olduklarına dikkat çeken çeken Gülle “Girişimevlerimizde bini aşkın genç tekno-girişimciyi destekledik. Türkiye’nin en genç ve inovatif ailesi İnovaTİM’de, 3 bini aşkın üniversite öğrencimiz yer alıyor. 15 bin lise öğrencisine, yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi önemli başlıklarda eğitimler veriyoruz. İnovaTİM proje takımlarımız, model uydu, insansız su altı robotu ve birçok yenilikçi tasarım geliştiren projelerle uluslararası yarışmalarda ülkemizi başarıyla temsil ediyor. İnovaTİM’in ilk Ar-Ge projesiyle, Nano-Mikro Küp Uydularda Çok Fonksiyonlu Güneş Panelleri üzerine çalışmalar gerçekleştirerek Milli Uzay Programına katkı sağlıyoruz. Meclisimiz gençlerle böylesine yakın, tek yürek çalışırken biz, bugün daha fazlası için elimizi taşın altına koyduk. Geçmişten bugüne gerçekleştirdiğimiz tüm bu çalışmalarımızdan edindiğimiz tecrübeyle Genç TİM’in yol haritasını oluşturduk” diye konuştu.
“Z kuşağı hakkında araştırmalar yapıyoruz”
Gülle, 2 yılı aşkın süredir çalışmalarını sürdürdükleri İnovaTİM Z Kuşağı Araştırma Serisi hakkında da bilgiler verdi. Araştırmanın Türkiye’nin 7 farklı bölgesinden 2 bin 510 genç ile gerçekleştirdiklerinin altını çizen Gülle, şöyle devam etti: Elde ettiğimiz bulgulara göre özellikle Marmara, Ege ve Karadeniz bölgelerindeki gençlerin, diğer bölgelere göre daha yüksek puanlar aldığını tespit ettik. Bu sonuçlar bize, Genç TİM olarak tüm bölgelerde Z kuşağının motivasyon ve yetkinliğini destekleyecek çalışmalar yapmamız gerektiğini gösteriyor. Bu araştırma serimizin devamını, Genç TİM Konsey üyelerimizin ihtiyaçlarına göre şekillendirmeye devam edeceğiz.
“Her yıl ‘Genç TİM İhracat Zirvesi’ düzenlenececeğiz”
Sürdürülebilir yarınlar için gençlere eğitimler vereceklerini belirten İsmail Gülle “Gençlerimizi ihracata teşvik edeceğiz, dış pazarlara erişimlerini artıracağız, ticari diplomaside ihracat elçisi yapacağız. Genç TİM ajandamızda, Cumhurbaşkanımızın himayelerinde her yıl Genç TİM İhracat Zirvesi düzenlenmesi, genç ihracatçı odaklı sürdürülebilir faaliyetler, eğitim programları, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla iş birlikleri, sanal ve fiziki ticaret heyetleri, iş forumları gibi geniş bir yelpazede faaliyetler bulunuyor” ifadelerini kullandı.
Kimler Genç TİM’li olabilir?
Genç TİM’i 40 yaşına kadar olan, ihracatçı birliklerinde oy kullanma hakkına sahip üyeler için kurguladıklarını vurgulayan TİM Başkanı Gülle, şunları kaydetti: Kuruluş aşamasında 131 üyemizle yola çıkmış bulunuyoruz. İnşallah 5 yıl içerisinde, 300 milyar dolara yükselecek ihracatımızla, Genç TİM üye sayımızı da 500’lere çıkaracağız. Genç TİM’in yapısı ve işleyişine dair detayları içeren anayasamızı istişare toplantımızda madde madde değerlendirip karara bağladık. Genç TİM bünyesindeki komitelerden sorumlu olacak 18 başkan vekilimizi, birliklerimizle gerçekleştirdiğimiz istişareler sonucunda seçtik. Genç TİM’in verimli, şeffaf, eşitlikçi ve sürdürülebilir bir yapıda olması için anayasamıza gerekli tüm maddeleri ekledik.
“Genç TİM, deneyim aktarım merkezi olacak”
TİM Başkanı İsmail Gülle, Genç TİM’in bir başka önemli işlevini de şöyle anlattı:
İhracat, genç nesillere aktarılması gereken sosyal bir mirastır. Bizler için aslolan, bu milli varlığı, bu duyguyu, heyecanı geleceğe taşımak, gençliğimizle buluşturmaktır. Nasıl ki ülkemizin geleceği gençlerimize emanetse, ihracatımızın geleceği de gençliğimizin ellerinde.
Son dönemde ihracatımızda tarihî rekorlara imza attık. Son 12 ayda 200 milyar dolar sınırını aşmayı başardık. 5 yıl içerisinde, inşallah 300 milyar dolara ulaşacağız. Bundan 10 yıl sonra,
20 yıl sonra ulaşacağımız rakamlar ise, tamamen genç ihracatçılarımızın vizyonuyla ortaya çıkacak. Bu nedenle pandemi ile değişen yeni dünya düzeninde, gençlerimizin çok daha aktif ve girişimci olması kritik önem taşıyor. Ülkemizin genç ve dinamik nüfusu, çok ciddi bir fırsat teşkil ediyor. Gençlerimizin artan beceri ve yetkinlikleri sayesinde Türkiye’nin küresel rekabetteki konumunu daha da güçlendireceğiz. İhracatımızı gençliğin dinamizmi ve heyecanı ile buluşturacağız. Elbette bir firmanın, bir ihracatçının yaşı olmaz ancak ve ancak deneyimi olur. İşte Genç TİM, bir deneyim aktarım merkezi olması sebebiyle de ayrıca önem taşıyor. Aramızda uzun yıllardır hatta nesillerdir faaliyet gösteren çok değerli ihracatçılarımız var. Onların tecrübeleri, karşılaştıkları zorluklar, henüz yolun başındaki genç ihracatçılarımıza ilham verecek ve yollarına ışık tutacaktır.
“Hep daha ileriye, daha yükseğe…”
Ükemizde 18- 40 yaş aralığında 30 milyona yakın gencimiz var. Avrupa’nın en yüksek genç nüfus oranına sahibiz. Bu büyük potansiyeli kesinlikle değerlendirmemiz gerekiyor. Biliyoruz ki; gençliğe yapılan yatırım, orta ve uzun vadede en fazla değer yaratan yatırımlardır. Bu durumun en güzel örnekleri, son yıllarda genç girişimcilerimizce hayata geçirilen unicornlar.
İnşallah kısa süre içerisinde unicorn sayımız daha da artarak çift haneli rakamlara yükselecek. Amacımız, gençlerimizin ellerinde, ihracatla yükselen Türkiye’yi oluşturmak.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi; “Vatanın bütün ümidi ve geleceği size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır.” Bizler, gençlerimizin, işte bu anlayış gücüne ve enerjisine inanıyoruz. Hep daha ileriye, daha yükseğe gençlerimizle yürüyoruz.
‘Genç TİM Anayasası’
İhracatçı Birliklerinde oy kullanma hakkına sahip ve 40 yaşına kadar (40 yaş dâhil) olan üyeleri kapsar.
TİM Başkanı Onursal Başkan olmak üzere 12 Başkan Yardımcısı bulunur. TİM Başkanı onayıyla Başkan Yardımcısı sayısı artırılabilir. Başkan Yardımcıları Genel Sekreterlik’ten belirlenecek bölge temsilcilerinden ve bağımsız üyelerden seçilecektir.
Birinci maddede tarif edilmiş olan İhracatçı Birliklerinde oy kullanmaya haiz ve o yaş dilimindeki kişiler otomatik olarak Genç TİM üyesi olur.
TİM Başkanı tarafından görevlendirilen Yönetim Kurulu, 30 gün içinde 12 aylık iş planını TİM Başkanına sunar ve her dönem sonunda bir raporla gerçekleşmeleri yeni 12 aylık raporla beraber sunar.
Genç TİM Yönetim Kurulu’nda, en az toplam kadın üyelerin oranı kadar Kadın Yönetim Kurulu üyesi bulunmak zorundadır.
Genç TİM Yönetimi
Her sektörde temsilcinin olduğu yeni oluşumun yönetiminde yer alan Genç TİM Başkan Yardımcıları şöyle: *Çevkur Madencilik Genel Müdürü Mustafa Selçuk Çevik *Orka Holding Global Pazarlama Direktörü Kübra Orakçıoğlu Kazan *Altın Ateş Kimya A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Burak Ateş *Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği Denetim Kurulu Üyesi Yusuf Akgül
*Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Taşkın *Denizli İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Yedek Üyesi Okan Oğuz *Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Erdal Özer *İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun *Mücevher İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Atasay Kamer *İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Yedek Üyesi Muhammet Zekeriya Tanrıverdi *Karadeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Eren Günhan Ulusoy *İklimlendirme Sanayii İhracatçıları Birliği Denetim Kurulu Üyesi Osman Baştaş
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Bizler binlerce yıldır bu coğrafyada bir arada yaşamış, birlikte yaşamış, aynı kaderi paylaşmış insanlarız. İnşallah, ebediyen burada yan yana yaşamaya devam edeceğiz. Türkler, Araplar, Kürtler, Sünniler ve Aleviler olarak birbirimizin hamisiyiz, dostuyuz, kader ortağıyız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sözlerimin hemen başında 10 gün önce kavuştuğumuz Ramazan-ı Şerif’inizi bir kere daha tebrik ediyor, ruhlarımızı mesrur eden bu mübarek günlerin milletimizle birlikte İslam âlemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini Cenabı Allah’tan niyaz ediyorum.
Ramazan ayı orucuyla, mukabelesiyle, teravihiyle her akşam adeta birer muhabbet sofrasına dönüşün iftar sofralarıyla ve daha nice güzellikleriyle hayatımızı tamamen kuşatan bir rahmet ve bereket mevsimidir.
Derviş Yunus’un; ‘Safa geldin izzet ile
Dahi azim nimet ile
Müminlere rahmet ile
Şehr-i Ramazan merhaba.’
Mısralarıyla selamladığı Ramazan-ı Şerif dayanışmamızı perçinlediğimiz, kardeşliğimizi yücelttiğimiz, paylaşmanın lezzetine erdiğimiz müstesna zamanlardır. Rabbim hepimize merhum Sezai Karakoç’un her yıl çağrıldığımız bir ruh şöleni dediği bu mutena ve mübarek günleri hakkıyla idrak ve ihya etmeyi nasip eylesin diyorum.
Ramazan’ın gelmesiyle birlikte günlük yaşantımızda bir hareketlenmenin, aile hayatımızda bir kaynaşmanın, toplumsal hayatımızda paylaşma ve yardımlaşma hasletlerinin zirveye çıktığını müşahede ediyoruz. Hamdolsun gerek belediyelerimiz, gerek kamu kurumlarımız, gerek vakıf ve derneklerimiz, gerekse hayırseverlerimiz sınırlarımız içinde ve dışında Ramazan’ın ruhuna uygun faaliyetler gerçekleştiriyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı olarak Ramazan-ı Şerif’i ülkemiz ve gönül coğrafyamızda bir iyilik seferberliğine dönüştüren herkesi siyasi parti ayırmaksızın tüm yerel yönetimlerimizi, tüm sivil toplum kuruluşlarımızı içtenlikle tebrik ediyorum. Rabbimizin bir lütfu olarak bu Ramazan-ı Şerif’i geçen senelere göre daha huzurlu, daha sevinçli karşıladık, öyle de idrak ediyoruz.
Komşumuz Suriye’de 14 yıllık zulmün ardından kardeşlerimiz ilk kez Ramazan ayını üzerlerine bomba yağma korkusu duymadan geçiriyorlar. Aynı şekilde geçen Ramazan’ı İsrail’in vahşi saldırıları altında idrak eden Gazzeli kardeşlerimiz ateşkesin sağladığı kırılgan ortamda yıkıntıların arasında bile olsa 471 gün sonra rahat birer nefes alıyor. Suriye ve Gazze’deki kardeşlerimize bir kez daha muhabbetlerimizi, dayanışma mesajlarımızı yolluyoruz. Bu Ramazan’ın ülkemizle birlikte tüm bölgemizde ve ötesinde kardeşliğe, barışa ve huzura vesile olmasını yürekten temenni ediyoruz.
“BİRÇOK YERDE KİMİ ZAMAN ETNİK, KİMİ ZAMAN DA İNANÇ AYRIMI ÜZERİNDEN GERİLİM VE KARGAŞA ÇIKARILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Burada şu noktayı da ifade etmeden geçemeyeceğim: Biz herkes için barış, herkes için istikrar dedikçe İslam coğrafyasının istikrarsızlığından beslenen güç odakları da boş durmuyor. Afrika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Balkanlar’a kadar birçok yerde kimi zaman etnik, kimi zaman mezhebi, kimi zaman da inanç ayrımı üzerinden çatışma, gerilim ve kargaşa çıkarılmaya çalışılıyor. Bunun son örneğine komşumuz Suriye’de eski rejim artığı provokatörlerin mezhep kavgası çıkarmayı amaçlayan terör eylemlerinde şahit olduk. Ülkenin özellikle azınlıkların yaşadığı bölgelerinde patlak veren olaylarda Suriye ordusu mensuplarının yanı sıra, pek çok sivil de hayatını kaybetti. Maalesef bunların arasında teravih namazındın çıkarken kalleşçe şehit edilen kardeşlerimiz de var. Suriye hükûmet güçlerinin etkin müdahalesi sayesinde olayların büyük oranda kontrol altına alındığını, ancak sahadaki durumun hassasiyetini hâlen koruduğunu görüyoruz.
Öncelikle burada şunu açık açık söylemek isterim: Türkiye olarak Suriye’nin birliği, dirliğini, toplumsal barışını hedef alan her türlü saldırıyı terör ve tedhiş eylemini en güçlü biçimde lanetliyoruz. Ülkemiz aleyhine herhangi bir gelişmenin olmaması için gereken tedbirleri alıyoruz. Ayrıca gergin havanın süratle geride bırakılması için Suriye makamlarına gerekli telkinlerde bulunuyoruz. Cumhurbaşkanı Şara’nın mutedil ve yatıştırıcı olduğu kadar hukuk dışına çıkanların cezalandırılacağına dair kararlı mesajlarını olumlu karşılıyoruz. 8 Aralık’tan beri Sayın Şara rövanşizm tuzağına düşmeden kucaklayıcı bir politika izlemektedir. Bunun güçlenerek devam etmesi Suriye’ye yönelik oyunları bozacaktır. Suriye’nin on yıllardır hasretini çektiği kalıcı barış ve huzur ortamına bir an önce kavuşmasını samimiyetle arzu ediyoruz. Arap, Türkmen, Kürt, Dürzi, Nusayri demeden Suriye halkının tamamının basiretli davranarak ülkelerinin parçalanmasını ve istikrarsızlık batağına sürüklenmesini isteyenlere müsaade etmeyeceğine inanıyorum.
Şu hakikatin altını bugün tekrar çiziyorum: Bizler binlerce yıldır bu coğrafyada bir arada yaşamış, birlikte yaşamış, aynı kaderi paylaşmış insanlarız. İnşallah ebediyen burada yan yana yaşamaya devam edeceğiz. Türkler, Araplar, Kürtler, Sünniler ve Aleviler olarak bir birimizin hamisiyiz, dostuyuz, kader ortağıyız. Şayet biz tefrikayı kapımıza yaklaştırmazsak, Müslümanların kanından ve gözyaşından beslenenler hiçbir şey yapamaz. Ama birbirimize düşersek o zaman da bizi kimse koruyamaz. Bölgemizde huzura açılan kapının anahtarı ittihattır, vahdettir, acımızın da, sevincimizin de ortak olduğunun şuuruna varmaktır. Birlik ve beraberliğimiz ne kadar sağlamsa, kardeşlik kalemiz de o derece muhkem, o derece aşılmaz olacaktır.
“HANGİ MEZHEBE MENSUP OLURSA OLSUN HİÇ KİMSEYE FARKLI GÖZLE BAKMIYORUZ”
Suriye’deki yangını tam 14 yıldır ülkemize sıçratmaya çalışanlara da şunu tekrar hatırlatıyorum: Biz ne Irak’ta, ne Suriye’de, ne Lübnan’da, ne de diğer bölge ülkelerinde hiç kimsenin kökeniyle, diniyle, mezhebiyle, inancıyla ilgilenmiyoruz. Hangi mezhebe mensup olursa olsun hiç kimseye farklı gözle bakmıyoruz. Tüm insanları Hazreti Ali Efendimizin Aleyhissalatu Vesselam buyurduğu üzere; ya dinde kardeşimiz ya da yaratılışta eşitimiz olarak görüyoruz. Her kim Suriye’ye baktığında sadece mezhep, meşrep, köken görüyorsa kör bir taassuba hapsolmuş demektir. Her kim sırf meşrebinden dolayı zalime arka çıkıyorsa, insanlığa dair tüm değerlerini kaybetmiş demektir. Biz asla böyle olmadık, bundan sonra da olmayacağız. 1 milyon Suriyeli Baas rejimi tarafından katledilirken nerede duruyorsak, bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Geçen sene seçim kazanmak uğuruna faşizmin en ilkel biçimi sergilenirken neyi savunuyorsak, bugün de aynı ilkeleri dirayetle savunuyoruz. Suriye konusunda kimse bize vicdan dersi veremez. Varil bombalarıyla, kimyasal silahlarla masum çocuklar öldürülürken 14 yıl boyunca susanlar bugün çıkıp bize hadsizlik edemez. Biz hem Suriye’de, hem de Gazze’de kardeşlik sınavımızı alnımızın akıyla vermiş bir hükûmetiz. Türkiye, insani ve ahlaki olarak ne yapılması gerekiyorsa dün olduğu gibi bugün de fazlasıyla yapmaktadır. Muhalefet, en azından böyle muhataralı bir konuda sorumlu davranmalı, fitne ateşine odun taşımaktan artık vazgeçmelidir.
Bakın çok açık ve net söylüyorum; Alevi canlarımızı kışkırtarak siyaset yapmak iç cephemizi sarsmayı hedef alan bir sabotaj girişimidir. Hele hele soykırımcı canilerden medet ummak, kelimenin tam anlamıyla mandacılıktır. Türkiye gibi Suriye de bağımsızlığını şehit kanlarıyla kazanmış özgür bir devlettir. Eski kötü günlerin hayalini kuranlar Allah’ın izniyle hüsrana uğrayacaktır.
“SURİYE’NİN TÜM ETNİK VE MEZHEBİ UNSURLARIYLA HUZURA ERMESİ İÇİN HER TÜRLÜ DESTEĞİ SUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Bir başka önemli husus ise şudur: Türkiye, 40 yıldır başına bela olan bir musibetten kurtulmaya çalışırken yeni fay hatları oluşturmanın ülke düşmanları dışında kimseye faydası olmaz. Milletçe iç cephemizde gedik açılmasına eyvallah diyemeyiz. Yakın çevremizde yıllardır oynanan kirli oyunu Türkiye’de de sahnelemek isteyenlere 14 yıldır olduğu gibi yine fırsat tanımayacağız. Yeni süreçte komşumuz Suriye’nin toparlanması, toprak bütünlüğünü ve üniter yapısını koruması, tüm etnik ve mezhebi unsurlarıyla huzura ermesi için elimizden gelen her türlü desteği sunmaya devam edeceğiz. Ülkemiz toprakları üzerinde ameliyat yapılmasına nasıl izin vermediysek, Suriye’de de kadastro mühendisliğine asla rıza göstermeyeceğiz.
Son Kabine toplantımızdan bu yana yine yoğun bir gündemle milletimize karşı mesuliyetlerimizi en güzel şekilde ifa etmeye çalıştık. 24 Şubat’ta Ürdün Haşimi Krallığı Veliaht Prensi Hüseyin bin Abdullah’ı Külliyemizde misafir ettik. Kuzey Makedonya Başbakanı Sayın Mickoski ve heyetini İstanbul’da misafir ederek ülkelerimiz arasında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi kurulmasını kararlaştırdık.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev’in 5 Mart’taki ziyaretinde Iğdır-Nahçıvan doğal gaz boru hattının açılışını gerçekleştirdik. Boru hattı sayesinde Nahçıvan’ın doğal gaz ihtiyacının tamamını asgari 30 yıl süresince karşılayacağız. Ayrıca, İlham kardeşimle Ermenistan’la barış müzakereleri başta olmak üzere pek çok mühim konuyu istişare ettik.
Cuma günü video konferans vasıtasıyla katıldığımız Avrupa Birliği Fikirdaş Ülkeler Çevrimiçi Toplantısı’nda güvenlik ve savunma konularını ele aldık.
“AB İLE ORTAK ÇIKARLAR TEMELİNDE TAM ÜYELİK HEDEFİNE ODAKLANAN BİR BAKIŞ AÇISIYLA İLİŞKİLERİMİZİ GELİŞTİRMEK İSTİYORUZ”
Son dönemde özellikle Ukrayna bağlamında yaşanan tartışmaların birlik üyesi ülkelerde endişe ile karşılandığı görülüyor. Avrupa Birliği doğrusunu söylemek gerekirse yakın zamandaki en büyük güvenlik sınamalarından birini yönetmeye çalışıyor. Rusya-Ukrayna Savaşında Türkiye’nin ilk günden itibaren izlediği dengeli, tutarlı ve ilkeli tutumunun kıymeti bugün daha iyi anlaşılıyor. Rusya’sız veya Ukrayna’sız bir barışın asla kalıcı olmayacağını her fırsatta vurguluyoruz. Avrupa Birliği ile ortak çıkarlar temelinde karşılıklı saygıyı esas alan tam üyelik hedefine odaklanan bir bakış açısıyla ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Köprüden önce son çıkışın Türkiye olduğunu bir kez daha kendilerine hatırlatıyoruz. Avrupalı dostlarımızın yeniden şekillenen dünyada yeni Türkiye’nin rolünü kavramaları, stratejilerini de buna göre belirlemeleri temennimizdir. Bu anlayış birliği tesis edildikten sonra Türkiye ile Avrupa arasındaki münasebetlerin her alanda hızla serpileceğine inanıyorum.
Geride bıraktığımız iki haftalık dönemde yabancı kabullerimizin yanı sıra, iftar programlarımızla da milletimizle buluşmaya devam ettik. Şehit ailelerimizden ülkemizdeki büyükelçilere ve yabancı misyon temsilcilerine, polis, jandarma, sahil güvenlik ve güvenlik korucularımızdan esnaf ve sanatkârlarımıza pek çok kesimle iftarlar vesilesiyle bir araya geldik.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle İstanbul’da düzenlenen iftar programında hanım kardeşlerimizle son 22 yılın muhasebesini yaptık. İhdas ettiğimiz Kadının Güçlenmesi Koordinasyon Kurulu ve İl Koordinasyonu Kurullarının önemli bir ihtiyacı gidereceği kanaatindeyim. Kadınları bir vitrin süsü veya siyasi şov malzemesi olarak görenlere inat hanım kardeşlerimizi her alanda destekleyip teşvik etmeyi, kadınların yanında olmayı bundan sonra da çok güçlü bir şekilde sürdüreceğiz.
Geride bıraktığımız dönemde ekonomide umut verici haberler aldık. 2024’te yüzde 3,2’lik büyümeyle G-20 ülkeleri arasında 4. sıraya yerleştik. Millî gelirimiz 1,3 trilyon doları, kişi başı gelirimiz ise 15 bin doları geçti. Yatırımlar ve ihracatın rüzgârını arkamıza alarak bu yıl daha da güçlü bir büyüme sergileyeceğiz. Merkez Bankamızın rezervleri 165 milyar doları aştı. 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmak için harcadığımız 75 milyar dolara rağmen bütçe açığında sıkıntılı bir durumla karşılaşmadık, hatta bu alanda gelişmekte olan ülkelerden bile daha iyi konumdayız. Geçtiğimiz yıl cari açığımızı millî gelirimizin binde sekizine indirdik. Borç yükümüz hafifledi, risk primimiz düştü, reel sektörün ekonomiye olan güveni yükselmeye başladı. Sanayide çarklar dönüyor, istihdam oranlarımız yükseliyor, Mayıs 2023’ten beri ise 1 milyondan fazla yeni istihdam oluşturduk. Erkeklerde işsizlik oranı yüzde 6,5 ile tarihin en düşük seviyesine indi.
Enflasyonla mücadelede de önemli mesafe aldık. Şubat ayında enflasyon yüzde 39’a geriledi. Enflasyondaki düşüş özellikle yılın geri kalanında da devam edecek. Geçmiş hükûmetlerimiz döneminde başardığımız gibi inşallah enflasyonu yine tek haneli rakamlara indireceğiz. Enflasyondaki düşüş hızlandıkça vatandaşlarımızın alım gücü de artacaktır.
Hem doğum yardımları, hem de emeklilerimizin bayram ikramiyeleri ile ilgili teklifimiz bugün grubumuz tarafından Meclis Başkanlığımıza sunulmuştur. Geçmişte ülkemize ağır faturalar ödeten popülizme tevessül etmeden bu süreci başarıyla yöneteceğiz.
“SADECE BUGÜNÜ DEĞİL, ÜLKEMİZİN YARINLARINI DA İNŞA EDİYORUZ”
Biz muhalefetten farklı olarak kendimizi değil, milletimizi düşünüyoruz. Sadece bugünü değil, ülkemizin yarınlarını da inşa ediyoruz, geleceğin büyük ve güçlü Türkiye’sinin siluetini oluşturuyoruz. Önümüzde aşmamız gereken engeller bulunduğunun farkındayız. Allah’ın yardımı, milletimizin de desteğiyle inşallah bunların da mutlaka üstesinden geleceğiz.
Terörsüz Türkiye ifadesinde vücut bulan hedeflerimize süratle ulaşmak için yoğun bir gayret içerisindeyiz. 40 yıldır milletimizin fertleri arasında kandan ve acıdan bir duvar ören terör musibetinin ortadan kalkması için çok hassas çalışmalar yürütüyoruz. Amacımız, bölgemizde ve dünyada yeni bir denklem kurulurken Türkiye’yi buna en iyi şekilde hazırlamaktır.
Dış politikada son haftalarda yaşanan tartışmalar artık hiçbir şeyin eskisi gibi devam etmeyeceğini göstermiştir. Daha açık bir ifadeyle, kural ve hukuk temelli olduğu iddia edilen küresel sistem çöküş evresine girmiştir. Uluslararası nizama balyozu en sert vuranlar ise sistemin banileridir. Filistin, Lübnan ve Ukrayna başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde sarsıntının seslerini hepimiz duymaktayız. Hemen herkes artık geri dönüşü olmayan bir yola girildiğini kabul ve ikrar ediyor. Eski sistemden çıkar sağlayanların kaygısının temel sebebi işte budur. Biz de tüm stratejilerimizi buna göre şekillendiriyoruz. Gelecek asrımızın nasıl olacağını belirleyecek yeni mücadele dönemine her açıdan idmanlı girmeyi hedefliyoruz. Sırtımızdaki yüklerden kurtulmuş, ayağımızdaki prangaları parçalamış bir şekilde yeni dönemi karşılamak niyetindeyiz. Terörsüz Türkiye hedefimiz tüm unsurlarıyla gerçekleştiğinde 85 milyon olarak küresel rekabette çok büyük bir avantaj elde edeceğiz. Ne yapıyorsak işte bu vizyonla yapıyoruz, hangi adımı atıyorsak bir an önce bu hedefe varmak için atıyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bereketzade Camii emekli imam hatiplerinden Kasım Yağcıoğlu’nun cenaze törenine katıldı.
Yağcıoğlu için Fatih Camii’nde ikindi vakti cenaze töreni düzenlendi.
Törene katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yağcıoğlu’nun yakınlarına başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, eski TBMM Başkanı Mustafa Şentop, bazı AK Parti milletvekilleri ve ilçe belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi cenaze namazında saf tuttu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, namazın ardından Yağcıoğlu’nun tabutu başında yaptığı konuşmada, çocukluğundan itibaren Bereketzade Camii’nin cemaatinden olduğunu belirterek, “Bereketzade Camii’nin çocukluğumuzdan itibaren cemaati olarak Kasım Hocamızın, Kasım Babamızın arkasında saf tuttuğumuz zamanları hatırlıyorum” dedi.
Yağcıoğlu’nu bir iki ay önce evinde ziyaret ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Şöyle bir iki ay önce evinde oğlumla beraber ziyaretine gitmiştik. Biraz onun her zaman ki o nüktedan hâliyle dertleştik ve tabii ardından malum rahatsızlık vuku buldu. Şimdi de Hakk’a, Rabbimize o yüce makama uğurluyoruz. Makamı ali olsun, Rabbim cennetiyle cemaliyle müşerref kılsın. Şeyh Şaban-ı Veli Hazretlerinin o dergâhından nasibini almış ve yarın da defnedilecek yerde malum uzun süre türbedarlık yapmış Kasım Efendi, inanıyorum ki sizlerin de az önce şehadetleriyle inşallah o yüce makama ulaşacaktır, kavuşacaktır.”
Yağcıoğlu’nun on binlerce talebe yetiştirdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “On binlerce talebe yetiştiren Kasım hocamız ömrünü bu işe vakfetmiş, gençlerin yetişmesine vakfetmiş ve bir ömür böyle tecelli etmiş. Makamı cennet olsun. Rabbim bizleri inşallah ebedi âlemde o muazzam mükellef makamda birlikte haşru cem eylesin” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Yağcıoğlu için Fatiha suresini okudu, tabutuna omuz verdi.
Yağcıoğlu’nun naaşı namazın ardından memleketi Giresun’a gönderildi. Kasım Yağcıoğlu’nun cenazesinin, Alucra Merkez Camii’nde yarın öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Boyluca Köyüne defnedileceği belirtildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cenaze töreni sonrası sosyal medya hesabından taziye paylaşımında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, paylaşımında, “Bugün dar-ı bekaya uğurladığımız, Bereketzade Camii İmam Hatiplerinden Hafız Kasım Yağcıoğlu Hocamıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Kıymetli hocamızın ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve yetiştirdiği on binlerce talebesine sabrıcemil niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü İftar Programı”nda yaptığı konuşmada, “Bizim inanç ve medeniyet değerlerimize göre kadın, gerek ailenin gerekse toplumun omurgasıdır. Tarihimize şöyle bir baktığımızda, dönüm noktalarında hep kadınlarımızın yer aldığını görürüz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “8 Mart Dünya Kadınlar Günü İftar Programı”na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere, organizasyonda emeği geçen tüm kurumlara teşekkür etti.
Katılımcıların Ramazan-ı Şerif’ini tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Katılımlarıyla iftar soframızı şereflendiren siz hanımefendilere şükranlarımı sunuyorum. Ramazan-ı Şerif’in milletimiz, âlemi İslam ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini, ecirlerimizin katlanarak artmasına vesile olmasını Rabb’imden niyaz ediyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünün aynı zamanda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olduğunu hatırlatarak, “Bu salondaki hanım kardeşlerimizden başlayarak, ülkemizin ve tüm dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü şahsım, eşim adına tebrik ediyorum. Filistin’de, Suriye’de, Yemen’de, Libya’da, Somali’de, Afrika’da, Asya’da, Türkistan’da ve gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde hayat ve haysiyet mücadelesi veren tüm kadınlara, tüm annelere, tüm hanım kardeşlerime buradan bir kez daha dayanışma mesajlarımızı iletiyorum” ifadelerini kullandı.
“TERÖR BELASINI BU MİLLETİN BAŞINDAN TAMAMEN DEFETMEK İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Zulme karşı kahramanca direnen, soykırım şebekesinin katliamlarına rağmen zaferi ilmek ilmek dokuyan Gazze’nin yiğit kadınlarını, ülkedeki bütün kadınlar adına saygıyla selamladığını ve her birini tebrik ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gözü gibi bakıp büyüttükleri kahraman evlatlarını kara toprağa veren şehit annelerimize, vatan topraklarının her karışını al kanlarıyla boyayan aziz şehitlerimizin emaneti olan vakur eşlerine Cenabı Mevla’dan sabırlar diliyorum. Nasıl bugüne kadar onlara mahcup olmadıysak inşallah bundan sonra da şehitlerimizin kahraman annelerine ve eşlerine mahcup olmayacak, terör belasını bu milletin başından tamamen defetmek için çalışmaya, uhdemizde bulunan tüm araçları bunun için kullanmaya devam edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Terörün karanlık ve kanlı gölgesinin ülkemizin ve bölgemizin üzerinden çekildiği, kardeşliğin egemen olduğu o huzurlu güvenli, müreffeh günleri inşallah, hep beraber göreceğiz. Kadınlar Günü’nde ilk fethin o çileli, ihtişamlı, kutlu günlerinden bugüne kadar milletimizin istiklal ve istikbali uğruna can veren tüm kadın şehitlerimizi kemal-i edeple yâd ediyorum. Başta merhum anneciğim olmak üzere, ebedî âleme irtihal etmiş tüm annelerimize Rabb’imden rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Nice zorluğa göğüs gerip bu vatan için cesaretli, şuurlu, bilgili, vicdanlı ve ahlaklı evlatlar yetiştiren tüm annelerimizin ellerinden öpüyorum.”
Yine bu anlamlı günde, AK Parti çatısı altında yaklaşık çeyrek asırdır omuz omuza yol yürüdüğü, her biri dava ve mücadele arkadaşı olan partinin kadın kollarını da saygıyla selamladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merhum Erdem Bayazıt ağabeyin ‘Kadınlar bilirim ülkeme ait. Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak.’ dediği ülkemin yiğit kadınlarına, kıymetli yol ve dava arkadaşlarıma bugün bir kez daha teşekkür ediyorum. Son olarak değerli eşimin ve sevgili kızlarımın da Kadınlar Günü’nü tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum” diye konuştu.
“TARİHİMİZE BAKTIĞIMIZDA, DÖNÜM NOKTALARINDA HEP KADINLARIMIZIN YER ALDIĞINI GÖRÜRÜZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, inanç ve medeniyet değerlerine göre kadının gerek ailenin gerekse toplumun omurgası olduğunu söyledi.
Tarihin dönüm noktalarında hep kadınların yer aldığının görüldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nene Hatunlar, Halime Çavuşlar, Şerife Bacılar, Kara Fatmalar, Binbaşı Ayşeler… Şimdi artık tuğgenerallerimiz de var. Binbaşı Ayşeler ve daha niceleri kimi zaman cephe gerisinde kimi zaman en ön safta bu millet için canlarını ortaya koydular. Kadınlar, zor zamanlarda sergiledikleri dirayetli tavırlarıyla, yetiştirdikleri yiğit ve yürekli evlatlarla, medeniyetimize yaptıkları eşsiz katkılarla evlerimizde huzurun, vatanımızda dirliğin, milletimizin fertleri arasında birliğin teminatı oldular” ifadesini kullandı.
Ne 15 asırlık İslam tarihinin ne de binlerce yıllık Türk tarihinin kadınları dışlayarak yazılmasının mümkün olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hazreti Hatice validemiz ve Hazreti Ayşe annelerimiz İslam medeniyetinin birer kutup yıldızı olarak isimlerini hafızalara ve mümin gönüllere nakşetmişlerdir. Aynı şekilde Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’yi rahmetle yâd ederken, onun muhterem eşi Bala Hatun’u nasıl unutabiliriz? Orhan Gazi’ye gösterdiğimiz hürmeti onun kıymetli refikası Nilüfer Hatun’dan nasıl esirgeyebiliriz.”
Osmanlı tarihinde en az padişahlar kadar onların eşleri ve annelerinin de devlet yönetiminde rol oynadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet döneminde de Fatma Aliye Topuz, Halide Edip Adıvar, Safiye Ali, Satı Kadın gibi pek çok kadının, yaşadıkları yıllara damga vurduğunu belirtti.
“BATI’DAN BİLE ÖNCE KADINLAR, ÜLKEMİZDE 1934 YILINDA SEÇME VE SEÇİLME HAKKINA KAVUŞMUŞTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şurası da dikkate değerdir. Batı’da kadın hakları gündemde bile yokken bizde 1843 yılından itibaren kadınlar resmî olarak da çalışma hayatında yer almaya başlamışlardır. Kadınlara devlet memuriyetinde görev alma hakkı 1913 yılında verilmiştir. 1917’de yayımlanan Aile Hukuku Kararnamesi bir başka önemli hamledir. Batı’dan bile önce kadınlar, ülkemizde 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur. Her ne kadar bu hakkın kullanımında özellikle darbe dönemlerinde çeşitli engellerle karşılaşılsa da yasal olarak bu imkâna sahip olmuşlardır” dedi.
Güçlü müktesebattan aldıkları ilhamla göreve geldikleri ilk günden itibaren kadınların her alanda önlerini açmaya, haklarını teslim etmeye çalıştıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda kadınlarla ilgili attıkları adımları hatırlattı.
2003 yılında aile mahkemelerini kurduklarını, yeni iş kanunu ile işçi-işveren ilişkilerinde cinsiyet bazlı ayrımcılığa son verdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2004’te Anayasa’nın 10. maddesinde yaptıkları eklemelerle kadın-erkek eşitliğini güvence altına aldıklarını dile getirdi.
“YENİ KURULLARIMIZLA KADINLARA YÖNELİK HİZMETLERİN DAHA ETKİN YÜRÜTÜLMESİNİ AMAÇLIYORUZ”
2005 yılında Belediyeler Kanunu kapsamında nüfusu 50 bini geçen belediyelere kadın ve çocuklar için konukevleri açma zorunluluğu getirdiklerini, 2007’de kadına yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nı devreye aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “2008’de yaptığımız düzenlemelerle, kadınlarımıza doğum, sağlık ve emeklilik gibi konularda yeni haklar tanıdık. Ağır engelli çocuk sahibi olan annelerimizi erken emeklilik imkânına kavuşturduk. Eğitimde, iş hayatında, karar alma mekanizmalarında fırsat eşitliğini tam ve gerçek anlamda sağlamak üzere ülkemiz için bir utanç vesikası olan başörtüsü yasağını bir daha geri gelmemek üzere kaldırdık. Böylece kadınların seçilme ve çalışma haklarını da özgürce kullanmasını temin ettik. 2010’da anayasamıza kadınlar için eşitlik ilkesine dayalı pozitif ayrımcılığı ekledik. 2012’de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u ülkemiz hukuk sistemine kazandırdık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şiddet mağduru kadınlara yönelik 2013’te çeşitli düzenlemeler yaptıklarını, kadınların ağır ve tehlikeli işlerde çalışmasının önüne geçtiklerini, ceza kanununda yaptıkları değişiklikle de cinsel suçların cezalarını önemli ölçüde artırdıklarını vurguladı.
2016’da Gelir Vergisi Kanunu’nda yaptıkları düzenlemelerle doğum, ebeveynlik, evlat edinme gibi durumlarda kadınların haklarını genişlettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018’de Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı yayımladıklarını ve KADES uygulamasını hayata geçirdiklerini söyledi.
Kadın ve erkek eşitliğine duyarlı planlama ve bütçeleme projesini de 2020 yılında başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile İçi Şiddetle Mücadele İhtisas Mahkemelerini kurduklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022’de kanun düzeyinde yaptıkları değişikliklerle kadına yönelik suçların cezasını artırıp caydırıcılığı güçlendirdiklerini, şiddet önleme ve izleme merkezleri, kadın konukevleri ve sosyal hizmet merkezlerinde bulunan şiddetle mücadele irtibat noktaları ile kadına şiddetle mücadeledeki kurumsal kapasiteyi önemli oranda artırdıklarını ifade etti.
Kadınlara yönelik çalışmalarının aynı hassasiyetle devam ettiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün yayımladığımız Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile Kadının Güçlenmesi Koordinasyon Kurulu ve il koordinasyon kurullarını kurduk. Yeni kurullarımızla kadınlara yönelik hizmetlerin daha etkin yürütülmesini amaçlıyoruz. Yeni ihdas ettiğimiz koordinasyon kurullarımızın tüm kadınlar için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Kadın kooperatiflerini güçlendirerek hanım kardeşlerimizin el emeği, göz nuru ürünlerini yerel sektörlerden uluslararası alana taşıyoruz. Geniş kapsamlı eğitim ve finansman programları ile kadın girişimciliğini destekliyoruz. Küresel bir sorun olan kadına yönelik şiddeti siyaset üstü bir anlayışla ele alıyor, sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi yürütüyoruz” diye konuştu.
“6284 SAYILI KANUN, ŞİDDETLE MÜCADELE KONUSUNDA İHTİYAÇ DUYULAN HER TÜRLÜ CEZAYI BARINDIRIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin, özellikle ana muhalefet partisinin İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili iddialarının hiçbir temelinin bulunmadığını belirtti.
Kadıköy Belediyesi Meclis 1. Başkanvekili Ahmet Kurtuluş’un dünkü belediye meclisi toplantısında, AK Parti Grup Başkanvekili Elif Lale Bilgili’ye yönelik sözlerine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bugün Kadıköy Belediyesinde belediye meclis üyesi, AK Partili bayan arkadaşımızın sözünü kestiler, hakaret ettiler ve meclis başkanı aynı zamanda kalkıp aynen Amerika’da olduğu gibi ‘Şu kadını atın dışarı.’ diyebildi. 6284 Sayılı Kanun şiddetle mücadele konusunda ihtiyaç duyulan her türlü imkânı, yaptırımı, cezayı zaten en güçlü şekilde barındırıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için “Sözleşme değil, kanun yaşatır” dediklerini ifade ederek şunları söyledi: “Meclis kürsüsünden ahkâm kesenlere de sadece şunu tavsiye ediyoruz. Şayet gerçekten kadına yönelik şiddetle mücadele etmek istiyorsanız öncelikle parti teşkilatlarınızı ve yönettiğiniz belediyeleri içten içe çökerten taciz, tecavüz ve ahlaksızlık vakalarına bir el atın. Kadına yönelik şiddete karşı farkındalığı artırmaya herkesten evvel kendi kadrolarınızdan, kendi belediyelerinizden başlayın. Kadınları mağdur eden yasakların kalkmaması için mahkeme mahkeme dolaşan ana muhalefet partisinin genel başkanı kadın düşmanı arıyorsa sağa sola sataşmasın, gitsin önce aynaya baksın, partisinin kötü siciliyle yüzleşsin. Sonra da çıkıp yıllarca mağduriyetine sebep oldukları başörtülü kadınlardan özür dilesin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dün meclis üyesi hanım kardeşimize yönelik sergilenen küstahlık ve faşizm, 28 Şubat zihniyetinin CHP’de hâlâ devam ettiğini bir kez daha göstermiştir. Kadınlara had bildirme edepsizliği bir CHP geleneğidir. CHP’nin genlerine işlemiştir. Aradan geçen onca süreye rağmen hiç değişmemiştir. Dün tekrar görüldüğü üzere, CHP kadın düşmanı bir partidir. CHP, kadınların fikirlerini özgürce ifade etmesine tahammülü olmayan, baskıcı, nobran, faşist bir siyasi teşekküldür. CHP kadın düşmanlığıyla maruf zihniyetinden ne kadar erken kurtulursa, bünyelerindeki rezillikleri ne kadar kısa sürede temizlerse hem ülkemiz hem de kadınlar için büyük bir iyilik yapmış olur. Bunu yapmadan söyledikleri her söz boştur, mugalatadır. Sadece havanda su dövmekten ibarettir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Aslında grup kürsüsünde kurduğu cümlenin daha buharı tüterken, bizzat kendi belediye başkanı tarafından tekzip yiyen bir şahsa ne dersek boş. Lideri olduğu partide sözünün değeri olmayan bir genel başkanın, millete itibarının olması zaten mümkün değildir. Sayın Özel, siyasette kendini geliştirmek yerine belediye başkanlarının yolsuzluklarını aklamaya mesai harcadıkça daha çok yalanlanır, partisinde ve kamuoyunda kendini daha çok gülünç duruma düşürür. Ülkenin her meselesinde olduğu gibi kadın konusunda da bilindik ezberleri tekrarlayanlara daha fazla sözü israf olarak görüyor, onları hezeyanlarıyla, ayak oyunlarıyla, koltuk kavgalarıyla baş başa bırakıyoruz. Muhalefet ne derse desin, biz doğru bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz.”
“TÜM YEREL YÖNETİMLERİN EL BİRLİĞİ İÇİNDE ÇALIŞMASI GEREKİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün akşam Konya’da sahipsiz köpeklerin saldırısı sonucu vefat eden 2 yaşındaki Rana El Selci’ye Allah’tan rahmet, kederli ailesine, özellikle acılı annesine ve babasına Allah’tan sabır niyaz etti.
Böyle bir vahşetin 2025 Türkiye’sinde yaşanmasının hiçbir izahı olamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Muhalefetin ve çeteleşmiş kimi yapıların tüm engellemelerine rağmen başıboş köpek sorununu çözmek amacıyla ağustos ayında çıkardığımız yasanın uygulamasını temin içinde kararlı adımlar atıyoruz. Ancak tedbir alınmadıkça büyüyen bu sorunun çözümü noktasında muhalif, iktidar fark etmeksizin tüm yerel yönetimlerin el birliği içinde çalışması gerekiyor. Maalesef muhalefet cenahında yasaya karşı direnç hâlen devam ediyor. İnşallah bunun da üstesinden gelecek, anaların öpüp koklamaya doyamadığı ciğerparelerinin sahipsiz köpekler tarafından katledilmesinin önüne geçmek için ne gerekiyorsa yapılmasını temin edeceğiz. Hepimizin yüreğini dağlayan dünkü olayla ilgili başsavcılığımız soruşturma başlatmış, ayrıca mülkiye müfettişlerimiz görevlendirilmiştir. Rana yavrumuza bir kez daha yüce Allah’tan rahmet, aile başsağlığı diliyorum.”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, konuşmaların ardından günün anısına Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’a hediye takdim etti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.