“TOPLAM 115 BİN 348 TOHUM ÖRNEĞİMİZİ KORUMA ALTINA ALDIK”
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Ankara’da düzenlenen Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü kapsamında düzenlenen programa katıldı.
Bakan Pakdemirli programda yaptığı konuşmada tüm dünyayı etkileyen pandemi süreciyle birlikte doğaya ve biyolojik çeşitliliğe verilen önemin giderek arttığını ifade ederek “Deyim yerindeyse, insanların yüzünü doğaya çevirdiği bir dönemden geçmekteyiz. Bizler de, biyolojik çeşitliliğe yönelik farkındalık oluşturmak, bu alanda yaptığımız çalışmaları kamuoyuyla paylaşmak ve tamamladığımız Nuh’un Gemisi Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı’nı sizlere tanıtmak amacıyla bir aradayız” diye konuştu.
DÜNYA EKONOMİSİNİN YAKLAŞIK YÜZDE 40’ININ ANA KAYNAĞI BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
İnsanoğlunun, sağlığını ve zenginliğini biyolojik çeşitliliğe borçlu olduğunun altını çizen Pakdemirli şöyle devam etti:
“Bugün, dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 40’ının ana kaynağı olan biyolojik çeşitlilik, tarımdan gıdaya, sağlıktan turizme, sanayiden enerjiye kadar onlarca sektörün en önemli hammaddesidir. Ancak; son yüzyılda, odağında insan olan, nüfus artışı, sanayileşme, plansız kentleşme, çevre kirliliği ve iklim değişikliği nedeniyle, doğal yaşam her geçen gün zarara uğramakta, tahrip olmakta ve korunmaya muhtaç hale gelmektedir”
Yeryüzünde, bugüne kadar kayıt altına alınan tür sayısının 1 Milyon 750 Binin üzerinde olsa da, birçok bilim adamının bu sayının 10 Milyon civarında olduğunu tahmin ettiğini vurgulayan Pakdemirli “İşte, bu muhteşem doğal habitat, son yüzyılda, birçok yerinden yara aldı ve dengesi sarsılmış bir duruma geldi. Bugün, doğal ekosistemlerin yüzde 70’inden fazlası dönüştürüldü. Bu oranın 2050’ye kadar yüzde 90’a ulaşacağı tahmin ediliyor. Biyolojik çeşitlilik insanlık tarihinde daha önce görülmemiş bir hızda azalıyor. Türlerin neslinin tükenme oranının, insanların gezegene hâkim olduğundan önceki döneme göre 1.000 kat daha yüksek olduğu düşünülüyor. Son yüzyılda, bitki türlerinin yarısı yok oldu. Dünya son 50 yılda, memeli, kuş, sürüngen ve balık popülasyonunun yüzde 68’ini kaybetti. Tatlı sularda yaşayan türlerin üçte birinin nesli tükenme tehdidi altında. Bugün, iklim değişikliği ve habitatın tahribatından dolayı yaklaşık 1 Milyon tür risk altında. İşte; tüm bunların ana sorumlusu, Dünyadaki toplam biyokütlenin sadece onbinde birini temsil eden insanoğludur. Ve bu sistemin bozulması, başta insan olmak üzere yeryüzündeki tüm dengeyi ve bütün yaşam formunu doğrudan etkiliyor. O nedenle, biyolojik çeşitliliğimizi korumak, kayıt altına almak ve sürdürülebilirliğini sağlamak, artık bir tercih değil, bir zorunluluk haline gelmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
ÜLKEMİZ, YAKLAŞIK 4 BİNİ ENDEMİK, TOPLAM 12 BİN BİTKİ TÜRÜNE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR
Türkiye’nin, Dünya’nın en zengin biyolojik çeşitliliğe sahip ülkelerinden birisi olduğunun altını çizen Bakan Pakdemirli sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bitki ve hayvan türleri açısından büyük bir potansiyele sahibiz. Dünya’daki sekiz bitki gen merkezinden, üçünün kesiştiği tek ülkeyiz. Biyolojik çeşitlilik bakımından adeta bir kıta özelliği gösteriyoruz. Tüm Avrupa kıtasında yaklaşık 12 bin bitki türü bulunmasına karşın, ülkemiz, yaklaşık 4 bini endemik, yani bu coğrafyaya has olmak üzere toplam 12 bin bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Dünya üzerindeki kuş göç yollarından en önemli iki tanesi, bu topraklar üzerindedir.
Bu topraklar çok sayıda kültür bitkisinin de orijin ve çeşitlilik merkezidir. Anadolu; buğdayın, mercimeğin, nohudun, zeytinin, elmanın, kirazın ve daha sayamadığımızı yüzlerce bitkinin anavatanıdır. Tiftik keçisi, İvesi koyunu, Kafkas arısı bu toprakların ürünü, bu toprakların değerleridir. Çam, meşe, göknar, sığla gibi onlarca ağacın Anavatanı, bu coğrafyadır. Bizler de, “Bioçeşitlilik geleceğimizdir” diyerek elimizdeki bu değerleri korumak ve gelecek nesillere aktarmak için büyük gayret gösteriyor ve bu konuda onlarca projeyi hayata geçiriyoruz”
“2013-2020 yılları arasında başarıyla uygulanan “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” sayesinde, 81 ilimizde biyolojik çeşitlilik envanterimizi tamamladık” diyen Bakan Pakdemirli “Bu proje, Cumhuriyet tarihi boyunca, biyolojik çeşitlilik alanında yapılan en kapsamlı çalışmadır. Envanter tespiti çalışmaları, ormanlar dâhil ülke genelindeki tüm ekosistemlerde yapılmıştır. Ayrıca, habitat ve özellikli alanların tespiti ve bunlara ilişkin veriler de detaylı şekilde toplanmıştır. Proje süresince, yaklaşık 853 Bin gözlem noktasından toplanan verilerle, 13 bin 404 adet türün tespiti yapılmıştır. Bunlardan 12 bin 141 adedi bitki, 1.263 adedi ise hayvan türüdür. Envanteri yapılan türlerden; 428 adedi lokal endemik, 3 bin 275 adedi de endemik tür olup, bu türler dünya üzerinde sadece Türkiye’de bulunmaktadır. Bu envanter çalışmasında, çayır-mera, gıda, genetik materyal, peyzaj ve diğer gruplarda ekonomik değere haiz türler belirlenmiştir. Tıbbi ve aromatik bitkiler, 4 bin 832 adet takson ile en fazla türün tespit edildiği grup olarak öne çıkmaktadır. Tabi bu envanter çalışması sayesinde, ülkemizdeki Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin potansiyeli de net olarak belirlenmiştir. Proje sonunda, bilimsel ve güncel verilere dayalı olarak, ülkemizin Biyolojik Çeşitlilik Haritası oluşturulmuştur.
Ayrıca, oluşturduğumuz Türkiye’nin en büyük biyolojik çeşitlilik envanteri sayesinde, sonraki projelerimiz için gerekli atlığı sağlayacak büyük bir bilgi havuzuna da sahip olduk. Bunun yanında, envanter çalışmalarıyla Dünya literatürüne yeni türler de kazandırılmıştır. Örneğin; İstanbul’da, tespit edilen İstanbul soğanı ve Şırnak’ta tespit edilen bir Kızan dikeni türü bilim dünyası için yeni olup, ilk kez kayıt altına alınmıştır. Dünya’da sadece İzmir’de bulunan 5 yeni endemik tür keşfedilmiştir. Yine, Eskişehir’de Yunus Emre Çiçeği envantere kayıt edilerek biyolojik çeşitliliğimize katkı sağlanmıştır” dedi.
BUGÜNE KADAR NUH’UN GEMİSİ VERİ TABANINA; 1,9 MİLYONUN ÜZERİNDE VERİ GİRİŞİ YAPILDI
Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi kapsamında, ülkemizin tamamından elde ettiğimiz bu verilerin Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veritabanı’na aktarıldığını söyleyen Pakdemirli şöyle devam etti:
“Bugün sizlere tanıtımını yapacağımız Nuh’un Gemisi Veri Tabanı, Türkiye’deki en büyük biyolojik çeşitlilik veri tabanıdır. Tabi, bu veri tabanının ismi, Hazreti Nuh Peygamber’den esinlenerek verildi. Ülkemizin zengin biyolojik çeşitliliğini kayıt altına alan bu veri tabanı, elimizdeki değerin büyüklüğünü ortaya koyması ve bu değeri korumak için yapacağımız çalışmalara yol göstermesi açısından son derece önemlidir.
Bugüne kadar Nuh’un Gemisi Veri Tabanına; 1,9 Milyonun üzerinde veri girişi yapıldı. Bu verilerin yarısını son 3 yılda veri tabanına girdik ve sistemi kullanıma hazır hale getirdik. Bu verilerin bir kısmını; istatistik ve bilgi amacıyla vatandaşlarımızın kullanımına da açtık. Bu sistem, ülkemizin tüm ekosistemlerini ve habitatlarını temsil edecek bir veri kapasitesine sahiptir. O nedenle veri tabanındaki bilgiler, biyolojik çeşitliliğin ekonomiye dönüştüğü; gıda, tarım, ormancılık, tıp, eczacılık, ilaç, kozmetik, parfüm, doğal boyalar, enerji ve savunma gibi pek çok alanda önemli bir altlık teşkil edecektir”
2021 yılı itibariyle 331 flora, 229 fauna ve 276 özellikli alanı izlediklerini ve durumlarını takip ettiklerini belirten Pakdemirli “Bu tür ve alanların sayısını daha da artırmak için çalışmalarımız yoğun şekilde devam ediyor. 2013-2015 yılları arasında uyguladığımız, “Baraj Göl Aynası Altında Kalacak Bitki Türlerinin Tespiti Projesi” kapsamında 22 baraj alanında 4 bin 280 bitki türü tespit edilmiştir. Tespit ettiğimiz bu türlerden, nadir ve nesli tehlikede olan 62 bitki türü özellikli bitki türü olarak belirlenerek uygun habitatlara nakledilmiştir. Bu özellikli bitkileri, yeni habitatlarında uyum sağlaması ve tohum tutması ile popülasyon durumundaki değişimleri yıllık olarak izliyor ve gelişmelerini takip ediyoruz” açıklamasını yaptı.
TOPLAM 100 TÜR İÇİN KORUMA EYLEM PLANI HAZIRLADIK
Ülkemizin biyolojik çeşitliliği açısından önemli bir yere sahip olan türler ile nesli tehlike altına düşen veya düşebilecek türlerin korunması amacıyla toplam 100 tür için Koruma Eylem Planı hazırladıklarını ifade eden Pakdemirli “Bu eylem planları sayesinde, İzmir’de Akzambak, Şanlıurfa’da Çizgili Sırtlan ve Kelaynak, Artvin’de Hopa Engereği, Afyonkarahisar’da Eber Sarısı, Çanakkale’de Truva Kardeleni gibi birçok bitki ve hayvan türünü koruma altına aldık. Tür Koruma Eylem Planı ve İzleme kapsamında ortaya koyduğumuz planlı ve etkin bu sistem sayesinde, türlerin durumunu titizlikle izliyor ve doğal ortamlarında korumak için gerekli tüm tedbirleri hızlıca devreye alıyoruz” dedi.
“Gelenekten geleceğe mottosuyla”, genetik kaynaklarımızla bağlantılı geleneksel bilgiler üzerindeki haklarımızı korumak amacıyla 2017 yılında “Biyolojik Çeşitliliğe Dayalı Geleneksel Bilginin Kayıt Altına Alınması Projesi”ni başlattık” diye Bakan Pakdemirli “Proje ile; halkımızın tabii biyolojik kaynaklardan faydalanarak geliştirdiği ilaç, maya, boya gibi geleneksel ürünlere ilişkin bilgilerin büyük kısmını derlemeyi hedefliyoruz. 2020 yılında 21 ilimizde projeyi tamamlayarak, 20 Binden fazla geleneksel biyolojik veriyi kayıt altına aldık. 2023 yılı sonuna kadar 81 ilimiz de bu projeyi tamamlamayı ve biyolojik çeşitliliğe dayayalı geleneksel bilginin önemli bir kısmını kayıt altına almayı hedefliyoruz. Böylece, biyolojik çeşitliliğimizin ekonomiye daha çok aktarılmasına ve genetik kaynaklarımıza dayalı sınai mülkiyet haklarından ülkemizin daha fazla faydalanmasına katkı sağlayacağız. Elde ettiğimiz tüm bilgileri oluşturduğumuz, Ulusal Geleneksel Bilgi Yönetim Sistemi’nde kayıt altına alıyoruz” ifadelerini kullandı.
TOPLAM 115 BİN 348 TOHUM ÖRNEĞİMİZİ KORUMA ALTINA ALDIK
Biyolojik kaynakları, hem canlı materyal ve doku formunda, hem de genetik materyal olarak en modern altyapıya sahip tesislerde muhafaza ettiklerini ve geleceğe taşıdıklarını belirten Pakdemirli şu şekilde konuştu:
“Bu kapsamda, Anadolu’nun bereketli topraklarında, binlerce yılın eseri olan tohumlarımızı korumak ve gıda güvenliğimizi garanti altına almak amacıyla 2 Tohum Gen Bankası kurduk. Bu merkezlerden birisi, Ankara’da 2010 yılından bu yana faaliyet gösteren Dünya’nın 3 üncü Büyük Tohum Gen Bankasıdır. Her iki tohum gen bankasında; toplam 115 bin 348 tohum örneğimizi koruma altına aldık. Ayrıca, Araştırma Enstitülerimiz bünyesinde yer alan 18 Arazi Gen Bankasında 107 türe ait 9 bin 500 canlı örneği de uygun şartlar altında ve her an üretime hazır şekilde saklıyoruz. Böylece, gen merkezlerimizdeki tohumlarımızı ve canlı türlerimizi gelecek nesillere sağlam şekilde teslim ederken, aynı zamanda Ar-ge ve yeni çeşit geliştirme çalışmalarında da etkin olarak kullanıyoruz”
BİYOKAÇAKÇILIKLA MÜCADELE EYLEM PLANI OLUŞTURULDU
Biyokaçakçılığın önüne geçmek amacıyla güvenlik güçleriylele işbirliği içinde önemli çalışmalar yürüttüklerini de söyleyen Pakdemirli “Yabani türler “genetik kaynak” niteliğinde olduğundan, gıda, tıp ve savunma gibi çok sayıda sektörde, yeni ürün elde edilmesi ve Ar-ge çalışmalarında aktif olarak kullanılmaktadır. İlgili tüm kurumların katılımı ile Biyokaçakçılıkla Mücadele Eylem Planı oluşturuldu.
Yine, Biyokaçakçılık vakalarının takibinin kolaylaştırılması amacıyla, “Biyokaçakçılık Bilgi Paylaşım Sistemi’ni kurduk. Sistemdeki bilgileri anında İçişleri Bakanlığı ile paylaşarak, daha hızlı ve daha etkili bir mücadele çalışması yürütüyoruz” dedi.
Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu çalışmalarının hızla devam ettiğini vurgulayan Bakan Pakdemirli “Bu Kanun ile; biyokaçakçılığa karşı cezai yaptırımlardan, genetik kaynaklara dayalı buluşlarda fikri mülkiyete, ar-ge faaliyetlerinden türlerin ve ekosistemlerin korunması ve izlenmesine, anlaşmazlıkların çözümünden yetki ve sorumluklara kadar tüm konuları yasal bir çatı altına toplayacağız. Kanun taslağını hazırladık. İnşallah önümüzdeki dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yasalaşmasını hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİNİN EN AKTİF ÜLKELERİNDEN BİRİSİYİZ
Türkiye olarak, Biyolojik çeşitlilikle ilgili uluslararası alanda çok sayıda anlaşmanın ve sözleşmenin üyesi olduklarını da belirten Pakdemirli “Bu kapsamda; tüm süreçleri yakından takip ediyor ve tüm çalışmalara katkı ve katılım sağlıyoruz. Bildiğiniz gibi Türkiye, 196 ülkenin imzaladığı Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne 1996 yılında taraf olmuştur. Bugün, bu sözleşmenin en aktif ülkelerinden birisiyiz. 2023 yılında gerçekleştirilmesi planlanan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 16 ıncı Taraflar Konferansı’na Türkiye olarak ev sahipliği yapacağız. Ayrıca, Türkiye 2 yıl süre ile sözleşmenin Dönem Başkanlığını da yürütecektir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Önümüzdeki dönemde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştürmek için kararlı adımlar atacağız. Ülkemizin önünde yeni bir yol açacak bu sürecin suhuletle, karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde yürümesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ama gerektiğinde, devletimizin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında şunları kaydetti:
“Aziz milletim, hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün 2024’e veda ediyor, yeni umut, beklenti ve hayallerle 2025 senesini karşılıyoruz. Öncelikle yeni miladi yılın ülkemiz, milletimiz, gönül coğrafyamız ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
“BİRBİRİMİZE DAHA SIKI KENETLENECEĞİZ”
Geçtiğimiz yıl boyunca istiklal ve istikbalimiz uğrunda toprağa düşen tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Millet olarak 2025 yılında birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı, inşallah, daha da güçlendirecek, birbirimize daha sıkı kenetleneceğiz.
Geride bıraktığımız 2024 senesi, ülkemiz içinde ve bölgemizde pek çok kritik gelişmeye sahne oldu. Mahallî idareler seçimlerini, tam bir demokrasi şöleni havasında, Türk demokrasisinin olgunluğunu tüm dünyaya yeniden gösterdiğimiz bir iklimde, hamdolsun, başarıyla gerçekleştirdik.
Milletimizin iradesi sandıkta özgürce tecelli ederken, kazanan demokrasimizle birlikte yine 85 milyon vatandaşımızın tamamı oldu. Tercihleri ne olursa olsun, seçim sandıklarını birer bayram yerine çeviren vatandaşlarıma bugün bir kez daha teşekkür ediyorum.
Seçimlere ve bölgemizde patlak veren yeni krizlere rağmen, kararlılıkla uyguladığımız ekonomi programımızın meyvelerini toplamaya başladık. İstihdamda, ihracatta, üretimde, turizmde, savunma sanayiinde ve diğer alanlarda çok önemli başarılara imza attık.
Deprem bölgemizi yeniden ayağa kaldırma çalışmalarımızda ciddi mesafe katettik. Yeni yılda bu çalışmalar daha da hızlanacak.
Enflasyondaki düşüşün, özellikle yılın son aylarında, artarak devam etmesi 2025 yılı hedeflerimize ulaşacağımızı teyit ediyor. Vatandaşımızın refah kaybını telafi edecek, alım gücünü artıracak politikalara ağırlık vermek suretiyle, inşallah, daha iyi yerlere geleceğiz.
“HEDEFLERİMİZE ULAŞACAĞIZ”
Konut, kira ve gıda başta olmak üzere fahiş fiyatlarla milletin ekmeğine göz diken fırsatçılarla mücadelemizi, 2025 senesinde de kararlılıkla devam ettireceğiz.
Vatandaşlarımdan, geçmişte Türkiye’ye çok ağır faturalar ödetmiş popülist söylemlere prim vermemelerini özellikle istirham ediyorum.
Son 22 yılda bu ülkenin ve milletin tüm meselelerini nasıl biz çözdüysek, ekonomideki konjonktürel sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Doğru yoldayız, Allah’ın izniyle hedeflerimize de ulaşacağız. Sizlerden sadece biraz daha sabır, metanet ve anlayış istiyoruz.
“YENİ DÖNEMİN SURİYE’DE KALICI İSTİKRARA KAPI ARALAMASI İÇİN GEREKEN HER TÜRLÜ DESTEĞİ SAĞLAYACAĞIZ”
Aziz milletim, 2024 senesinin son haftaları köklü tarihî, beşerî ve komşuluk ilişkilerimizin bulunduğu Suriye’de yeni bir dönemin kıvılcımı oldu. Yeni dönemin Suriye’de kalıcı barışa, huzura, istikrara ve ekonomik refaha kapı aralaması için gereken her türlü desteği sağlayacağız.
Suriye’de istikrar ortamı kök saldıkça inanıyorum ki, 13 yıldır vatan hasreti çeken Suriyeli muhacirlerin gönüllü geri dönüşü de kolaylaşacaktır. Bu süre boyunca ensar millet olmanın en güzel örneklerini sergileyen tüm vatandaşlarımdan Allah razı olsun” diyorum.
“GAZZE’DEKİ KATLİAMLARA İLK GÜNDEN İTİBAREN EN GÜÇLÜ TEPKİYİ VEREN ÜLKEYİZ”
Gazze’deki katliamlara ilk günden itibaren en güçlü tepkiyi veren, vicdanlı ve adaletli duruşunu her platformda ortaya koyan ülke konumundayız. Gazze’de ve diğer Filistin topraklarında 15 aydır devam eden katliamların son bulması, burada da barışın tesisi için yoğun gayret sarf ediyoruz.
Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları temelinde özgür, egemen ve toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devletinin kurulması için 2025 yılında da tüm gücümüzle çalışacağız.
“TEMENNİMİZ, 2025 YILINDA KUZEYİMİZDE DE YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLAMASIDIR”
Her ikisi de Karadeniz’den komşumuz olan Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın adil bir barışla sona erdirilmesi önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Temennimiz, 2025 yılında kuzeyimizde de yeni bir dönemin başlamasıdır.
Sınırlarımız ötesinde bütün bu diplomatik hamleleri hayata geçirirken, ülkemiz içinde en önemli gündemimiz iç cephemizin tahkimatı olacaktır.
Türkiye Yüzyılı’nı, kardeşliğin yüzyılı yapmakta kararlıyız. Önümüzdeki dönemde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştürmek için kararlı adımlar atacağız. Ülkemizin önünde yeni bir yol açacak bu sürecin suhuletle, karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde yürümesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ama gerektiğinde, devletimizin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz.
Bu çerçevede 2025 yılında milletimize inşallah yeni müjdeler vermeyi ümit ve arzu ediyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Rabbim bizleri hizmetkârı olmaktan şeref duyduğumuz aziz milletimize ve umudunu Türkiye’ye bağlamış yüz milyonlarca mazluma mahcup etmesin diyorum. Bu temennilerle yeni takvim yılının ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini diliyor, her birinizi saygıyla selamlıyorum.
Yeni miladi yılınız kutlu olsun. Kalın sağlıcakla.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Ekonomiye Değer Katanlar 49. Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Yıllık 37 milyar dolar ihracatımız olan ve 1.200.000’den fazla çalışana istihdam sağlayan konfeksiyon, tekstil, deri ve mobilya sektörlerinde rekabet gücümüzü sürdürmeyi önemsiyoruz. Üretim ve istihdamı korumak için 2025 yılı Ocak ayında KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’ndeki Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Ekonomiye Değer Katanlar 49. Ödül Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıları selamlarken, ödül alan firmaları, iş insanlarını ve yöneticileri tebrik etti.
BTSO’ya, marifetin iltifata tabi olduğunu gösterdiği için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “135 yıllık köklü tarihiyle Bursa Ticaret ve Sanayi Odamız, 57 bin üye firmasıyla şehrimizin yanı sıra Türkiye ekonomisine de çok önemli katkılar yapıyor. Bugün ödül törenimizin yanı sıra Odamızın öncülüğünde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın destekleriyle hayata geçen TEKNOSAB’da (Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi) üretime başlayan 15 firmamızın da açılışını gerçekleştiriyoruz. Bu firmalarımızın sahiplerini ve çalışanlarını da tebrik ediyor, Türkiye’nin kalkınmasına, güçlenmesine ve büyümesine verecekleri destekler için kendilerine şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 25 milyar lira yatırım yapılan TEKNOSAB’ın, Türkiye’nin yüksek teknolojili üretime geçişinin simgelerinden olacağını vurgulayarak, “Biliyorsunuz kısa süre önce ülkemizi bu hedefe daha hızlı götürecek HIT-30 programını kamuoyumuzun takdirine sunduk. 5 ay gibi kısa sürede elektrikli araç, güneş hücresi, pil hücresi, rüzgâr türbini gibi stratejik konularda toplam büyüklüğü 7 milyar doları aşan yatırımları ülkemize kazandırma noktasına geldik. İnşallah daha güzel sonuçlar elde edeceğiz” değerlendirmesini yaptı.
Yapay zekâ teknolojisi ve insansız sistemlerle dünyanın çok farklı bir yere gittiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bakınız, 2024 Nobel Kimya Ödülü’nün verildiği çalışmayı konunun ehli isimler, çığır açan, devrim niteliğinde bir proje olarak değerlendiriyor. Öyle ki 200 milyon proteinin neredeyse tamamının yapısını tahmin eden bir yapay zekâ modelinden bahsediyoruz. Bilim insanları, normal şartlarda çözümü 50 yıl sürebilecek bir sorunu bu modeli kullanarak kısa sürede neticeye kavuşturabiliyor. Daha bunun gibi ‘Dünya nereye gidiyor, bizi nasıl bir gelecek bekliyor?’ sorusunu sorduğumuz nice baş döndürücü gelişmeye şahit oluyoruz. Ya hızlı davranıp bu süreci zamanında yakalayacağız ya da Allah korusun ekonomide asimetrik bir güç çarpanından mahrum kalacağız. Şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim; Yapay zekâ ve insansız sistemler meselesinin ülkemizde hâlen yeterince anlaşılmadığını düşünüyorum. Hükûmet olarak gerek TEKNOKENT’ler gerek TEKNOFEST’ler gerek AR-GE yatırımları gerekse farklı teşvik ve destek paketleriyle bu yeni dünyaya Türkiye’yi hazırlamaya çalışıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke genelinde tüm sanayi ve ticaret odalarının bu çok kritik süreci sahiplendiğini, kendi alanlarında özgün projeler üretmeye gayret ettiğini söyledi.
“BURSA, TEKNOLOJİ ALANINDA DA DİĞER İLLERİMİZE ÖRNEK OLACAKTIR”
Geleceğin teknolojisine bugünden yapılan her yatırımı Türkiye açısından hayati önemde görüp desteklediklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bakımdan TEKNOSAB bünyesinde atılan her adım çok kıymetlidir. Üretimin lokomotif şehri Bursa, inanıyorum ki teknoloji alanında da diğer illerimize örnek olacaktır. Hükûmette, sanayide ve akademide olan yüksek bilinç düzeyine ne yazık ki muhalefet tarafında rastlayamıyorsunuz. Muhalefette ne böyle bir vizyon ne merak ne de iştiyak var. İşin sadece magazin yönünü hiçbir zaman aşamadılar. İşte en son 14-28 Mayıs seçimleri döneminde ileri teknoloji hamlesi diye aylarca reklamını yaptıkları proje çıka çıka Amerika’dan bir ekonomistin canlı bağlantıyla bunlara uzaktan nutuk atması oldu. Maalesef daha sonra gelenler de bu seviyenin bir tık üzerine çıkamadı. İç iktidar kavgasına kendilerini öyle kaptırdılar ki dünyada ve bölgemizde ne olup bittiğini, teknolojinin nereye evrildiğini takip bile edemiyorlar. Aynı umut kırıcı tablo, dış politikadan bölgesel konulara, ekonomiden çalışma hayatına hemen her alanda geçerli. Belli ezberleri ve ideolojik saplantıları var, onların dışına çıkamıyorlar. Kendilerini güncelleme ve yenileme noktasında sadece isteksiz değiller, aynı zamanda kabiliyet de yok.’’
“SURİYE KRİZİNDE MESELEYİ HÂLÂ TAM OLARAK KAVRAYAMADILAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, muhalefete eleştirilerini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesela Suriye krizinde eski rejimin devrilmesinin üzerinden tam 3 hafta geçti ama bunlar meseleyi hâlâ tam olarak kavrayamadılar” ifadesini kullandı.
Muhalefet temsilcilerinin gün aşırı konuştuklarını ama cümlelerinde derinlik ve tutarlılık olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika’da başkanlık seçimleri sonrasında yeni bir yönetim şekilleniyor, yine bakıyorsunuz muhalefet Türkiye’ye dair kurulan her müspet cümleye iç siyaset zaviyesinden yaklaşıyor. Rakipleri dahil tüm dünya Türkiye’nin jeopolitik gücünün ve artan etkisinin farkında fakat bunu bizim muhalefete bir türlü anlatamıyorlar. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan Gazze krizine kadar her meselede benzer bir atalet, umursamazlık ve tembellik söz konusu. Bu tablo siyasi iktidar açısından avantajlı gibi gözükse de esasen sorunlu bir durumdur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bir kıssaya yer vererek, şu ifadeleri kullandı: “Meşhur kıssadır, bir bilge deniz kenarında kumlar üzerinde oturmuş, tefekkür ederken delikanlının biri yanına yaklaşıp, ‘Lütfen beni öğrenciniz olarak kabul edin.’ der. Bilge, parmağıyla kumların üzerine düz bir çizgi çeker. Delikanlıya çizgiyi kısaltmasını söyler. Genç, avuçlarıyla çizginin yarısını siler. Bilge der ki ‘Git, öğren de gel.’ Aradan bir ay geçtikten sonra delikanlı tekrar geldiğinde bilge yine bir çizgi çizerek kısaltmasını söyler. Delikanlı bu kez çizginin yarısını eliyle kapatınca bilge yine ‘Git öğren de gel.’ der. 2 ay sonra delikanlı yanına tekrar geldiğinde bilge tekrar aynı şeyi ister. Delikanlı çok düşündüğünü ama bunun bir yolunu bulamadığını belirterek bilgeden çizgiyi kendisinin kısaltmasını ister. Bilge çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker ve ‘İşte şimdi kısaldı.’ der. Hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de ülke yönetiminde de gelişmenin, ilerlemenin sırrı budur. Yani sürekli daha büyük başarılar, daha büyük hedefler peşinde koşmaktır.”
“GENİŞ BİR ALANDA BÜYÜMEYİ SAĞLAYACAK POLİTİKALAR UYGULADIK”
22 yıllık iktidarları süresince Türkiye’nin sorunlarının, sıkıntılarının, krizlerinin küçülerek değil büyüyerek aşılabileceğine inandıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomiden savunmaya, dış politikadan ticarete uzanan geniş bir alanda bu büyümeyi sağlayacak politikalar uyguladık. Buraya gelmeden önce katıldığım il kongremizde de dile getirdim. Biz özellikle ekonomide sabun köpüğü misali geçici başarılarla avunmak istemiyoruz, kısa vadeli hesaplar peşinde asla değiliz. Ayaklarımızı yere sağlam basıyor, adımlarımızı sağlam atıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece kendi iktidar dönemini hesaplayan, tek hedefi sonraki seçim olan hükûmetlerin geçici iyileşmelerle belki bir süre halkının gözünü boyadıklarını ama ardından bu millete çok ağır faturalar ödettiklerini kaydetti.
Türk ekonomisinin kaldırabileceğinden daha ağır vaatlerle gelenlerin, hesap kitap yapmadan bol keseden söz verenlerin, arkalarında telafisi zor enkazlar bırakarak siyaset sahnesinden silinip gittiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millete, Dimyat’ta pirinç siloları vadedenler, günün sonunda vatandaşı evindeki bulgurdan da ettiler. Bunu yakın tarihimizde biz de yaşadık, iş dünyamız da defalarca yaşadı. Değerli dostlar, 14-28 Mayıs seçimleriyle ülkemiz sadece uçurumun kenarından dönmedi, aynı zamanda her biri gerçekten hazine değerinde 5 sene kazandı. Biz de bu 5 yılı en iyi ve en verimli şekilde değerlendirmek arzusundayız. Yerel seçimlerde muhalefetle popülist vaat yarışına girmeyerek bu konudaki kararlılığımızı ortaya koyduk. Belki bundan dolayı siyasi olarak bedel de ödedik ama ülkemize ve milletimize bedel ödettirecek bir yanlışın içinde olmadık” değerlendirmesinde bulundu.
“ÜCRET ARTIŞLARINI ENFLASYONUN ÜZERİNDE TUTARAK HALKIMIZIN ALIM GÜCÜNÜN KORUDUK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi alanındaki iyileşmelere işaret ederek, “Ekonomi programımıza güvenimiz ve desteğimiz tam. 2024 yılında seçimlere ve bölgemizde nüks eden yeni krizlere rağmen belirlediğimiz hedeflere önemli ölçüde ulaştık. Ülkemize uluslararası sermaye girişi hızlandı, rezervlerimiz güçlendi, kur oynaklığı azaldı, finansman koşulları iyileşti. Ülkemizin kredi risk primi de ciddi bir şekilde düştü. Dünyadaki 3 kredi derecelendirme kuruluşunun 2 defa not artırdığı tek ülke biziz. 2025 yılı bütçesinde de gerçekçi adımlarla ve ortak bir gelecek vizyonuyla hareket ettik. Bu sene yatırımlar için 1 trilyon 569 milyar lira kaynak ayırdık. Deprem bölgesinin yeniden inşası yanında sulama yatırımlarına, organize sanayi bölgeleriyle limanları demir yoluyla birbirine bağlayacak yatırımlara ve sanayi altyapısını hızla tamamlayacak yatırımlara öncelik tanıdık” diye konuştu.
En güncel tartışma olan asgari ücret konusunda dolar bazında nereden nereye gelindiğini il kongresinde detaylıca anlattığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Vatandaşımızın her söylediğinin başımızın üzerinde yeri vardır. Ama 22 yıl boyunca insanımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü yerine getirme noktasında gösterdiğimiz hassasiyet de herkesin malumudur. Ücret artışlarını her zaman enflasyonun üzerinde tutarak, halkımızın alım gücünün korunmasını temin ettik. 2002-2025 arası dönemde asgari ücrette reel artış yüzde 290 olmuştur. Son birkaç yıla baktığımızda ise 2022’de enflasyon yüzde 64,3 iken asgari ücret yüzde 94,6 arttı. 2023’te enflasyon yüzde 64,8 iken asgari ücret yüzde 107,3 arttı. 2024’te yıl sonu enflasyon beklentisi yaklaşık yüzde 45 iken asgari ücret yüzde 49,1 arttı. 2025’te yine yıl sonu enflasyon beklentisinin üzerinde bir oranla asgari ücret 22 bin 104 lira olarak belirlendi. Bu rakam, il kongremizde de söylediğim gibi taban ücrettir. İşverenlerimiz çalışanına daha fazla ücret ödemek isterse buna kimsenin itirazı olmaz.”
“TÜRKİYE EKONOMİSİ SON 22 YILDA ORTALAMA YÜZDE 5,3 BÜYÜDÜ”
Çalışanların millî gelirden aldığı payın son 26 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş gücü ödemelerinin gayrisafi katma değer içindeki payının bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 37,6’ya yükseldiğini, büyümeden çalışanların da pay almasını sağladıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisinin son 22 yılda ortalama yüzde 5,3 büyüdüğünü, asgari ücretteki reel artışın ise yıllık ortalama yüzde 5,6 ile büyümenin üstünde olduğunu söyledi.
Bugün Türkiye’de 630 doları bulan asgari ücretin, gelişmekte olan pek çok ülkeden daha yüksek seviyede olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyon hedeflerimiz inşallah tek tek gerçekleştikçe vatandaşlarımız alım güçlerindeki artışı daha net görebilecek. 2025 yılı için bu konuda da umutluyuz” diye konuştu.
“KOBİ’LERE ÇALIŞAN BAŞINA AYLIK 2 BİN 500 LİRAYA KADAR DESTEK ÖDEMESİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son Kabine Toplantısı’nda görüşülen paketi kamuoyuyla paylaşmak istediğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yıllık 37 milyar dolar ihracatımız olan, 1 milyon 200 binden fazla çalışana istihdam sağlayan konfeksiyon, tekstil, deri ve mobilya sektörlerinde rekabet gücümüzü sürdürmeyi önemsiyoruz. Üretim ve istihdamı korumak için 2025 yılı ocak ayında KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatıyoruz. Bu sektörlerde 2024 yılının son aylarındaki istihdam düzeyini 2025 yılında koruyan KOBİ’lere çalışan başına aylık 2 bin 500 liraya kadar destek ödemesi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alan firmaları, iş adamlarını, girişimcileri tebrik ederek, sözlerini “Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. 2025’in tüm halkımız için, iş adamlarımız için, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Kalın sağlıcakla” diyerek tamamladı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.