Ankara Sanayi Odası Ocak ayı Meclis Toplantısı AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut’un katılımıyla gerçekleşti.
ASO Başkanı Nurettin Özdebir Ankara Sanayi Odası Ocak Ayı Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Para politikalarında hızlı sıkılaştırma beklentilerinin arttığı, tahvil faizlerinin yükseldiği ve jeopolitik risklerin yoğunlaştığı bir ortamda, küresel oynaklık ve belirsizlik algısı her geçen gün artıyor. Pandemi ile mücadelede uygulanan mali ve parasal genişleme, tedarik zincirinde bozulmalara bağlı olarak ortaya çıkan üretim kısıtları, enerji ve gıda fiyatlarındaki artışlar, küresel enflasyon eğilimlerini bozarken, enflasyon kaygıları artıyor.
Bugün enflasyon hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke ekonomilerinin önemli sorunlarının başında gelmektedir. Son dönemde küresel Merkez bankalarının enflasyonun geçici olduğu öngörüsünden vazgeçerek, kalıcı bir enflasyon beklentisine odaklanması, küresel bir enflasyon eğilimi ile karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor. Pandeminin etkileri tamamen ortadan kalkmadan hem dünyada hem de ülkemizde enflasyon sorun olmaya devam edecektir.
FED tarafında faiz artışı ve bilanço küçültme beklentileri, dolara erişim maliyetini önemli ölçüde arttırarak, ülke para birimlerinde önemli bir baskı unsuru olmaya devam ediyor. IMF geçen hafta uyarıda bulunarak, FED’in beklenenden daha hızlı şekilde faiz artışlarına gitmesinin, finansal piyasaları sarsabileceğine, gelişmekte olan ülkelerde sermaye çıkışlarına ve para birimlerinde değer kayıplarına neden olabileceğine dikkat çekti. en önemli gündem maddemiz küresel piyasalarda olduğu gibi enflasyon eğilimlerinin her geçen gün daha da bozulmasıdır.
Enflasyon son dönemlerde yapısal bir soruna dönüşürken, Aralık ayında beklentilerin üzerinde açıklanan rakamlar, ekonominin geneline yayılan maliyet tarafı güçlü bir enflasyonla karşı karşıya kaldığımızı ve sonraki aylarda fiyat artışlarının devam edeceğine işaret ediyor.
ABD ve diğer gelişmiş ülkelerde de yüksek enflasyon sorunu var ancak, orta vadede enflasyon beklentileri aşağı yönde. ABD’de % 7 ile son 30 yılın en yüksek enflasyonu yaşanırken, orta vadeli enflasyon beklentileri % 2-3 seviyelerinde. Bizde ise son iki ayda enflasyon beklentilerinin 10 puanın üzerinde artması dünyadan ayrıştığımızı gösteriyor.
Enflasyonla mücadelede ivedi bir programının devreye girmesi gerekiyor. Orta vadeli ve inandırıcılığı yüksek bir program, enflasyon seviyesinde beklentileri aşağı çekerek, ekonominin dezenflasyonist bir sürece girmesine katkı sağlayacaktır. Enflasyonla mücadele de en önemli çıpa, disiplinli kredibilitesi yüksek para politikasıdır.
Geçtiğimiz hafta İran’dan gelen doğalgazın kesintiye uğramasıyla, sanayide hem gaz, hem de elektrikte kısıntılar gündeme geldi.
Bu tablo zaten önemli sorunlarla uğraşan sanayicimizi zora sokacak ve ciddi bir üretim kaybına neden olacaktır. Pazar akşamı Enerji ve Sanayi Bakanlarımızla birlikte geniş katılımlı çevrim içi bir toplantı gerçekleştirdik.
Bu toplantıda kritik sektörleri kapsam dışı bırakacak kararlar ortaya çıktı. Aslında en ideali bu sıkıntının ülkenin tüm kesimleri tarafından eşit paylaşılmasıydı. Toplantıda bunları ifade ettim ama bu planlamanın yapılabilmesi için yeteri kadar zaman kalmadığı ifade edildi.
Ancak enerji arzı tarafında ciddi önlem almamız gerektiği ortada. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltacak alternatif politikaların geliştirilmesi gerekiyor.
ASO olarak bir süredir üzerinde çalıştığımız toryum yakıtlı 4. nesil nükleer reaktör geliştirme çalışmalarımızın devletimizin de desteğiyle hızlandırılması büyük önem taşıyor.
Yeni nesil reaktörler özellikle ülkemizin de içinde yer aldığı Toryum zengini ülkeler için önemli avantajlar içermektedir. Kendi ulusal reaktörümüzü geliştirmek için bunu biz de bir fırsat olarak görüyoruz.
Devletimiz önümüzü açarsa, çok hızlı bir çalışma yaparak biz de kendi reaktörümüzü üretebiliriz. Acele edersek yeni nesil reaktör konusunda dünyanın öncü ülkelerinden biri olabiliriz dedi
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut Ankara Sanayi Odası Ocak Ayı Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Türkiye ile AB’li yetkililerin Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda görüşmeler yürüttüğünü belirterek, “Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin iki taraf açısından da önemli bir potansiyeli barındırdığı konusunda anlaştığımızı söyleyeyim. İki tarafa da yararlı” dedi.
Büyükelçi Meyer-Landrut, AB’nin Yeşil Mutabakatı’nı, birliğin sınırları ötesine uzanan nesiller ve uluslararası bir konu olarak takip ettiklerini söyleyerek şunları kaydetti:
“Başarmamız gerekeni başarabiliriz ve gelecek on yıl, dünyamız, çocuklarımız ve torunlarımızın geleceğini belirlemek için hayati önemde olacak. Bu yüzden bu kapsamlı ajanda konusunda sıkı çalışıyoruz.”
Meyer-Landrut, AB’nin iklim değişikliği ile mücadele için hazırlanan yasanın resmen onaylandığını anımsatarak AB’nin 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine hizmet eden yasanın bağlayıcı olacağını söyledi.
Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı Ekim 2021’de onayladığını ve bunun memnuniyet verici olduğunu kaydeden Meyer-Lendrut “Türkiye ayrıca 2053’e kadar net sıfır karbon emisyonu hedefini açıkladı. Yüzyılın ortası 2050-53’e kadar sıfır karbon emisyonu konusunda anlaştığımızı söyleyebilirim. Büyük bir fark yok.” diye konuştu.
“Gümrük Birliği’nin güncellenmesi her iki tarafa da yararlı”
Türkiye’nin de AB’nin geçirdiği dönüşümle karşı karşıya kaldığını dile getiren Meyer-Landrut, AB’nin Türkiye’nin dönüşümünü Katılım Öncesi Mali Aracı (IPA), Ufuk Avrupa, Avrupa İnovasyon Konseyi, Tek Pazar Program gibi mekanizmalarla destekleyeceğini ifade etti.
Paris İklim Anlaşması açısından karbon emisyonunun azaltılması konusunda Türkiye ile AB ilişkilerine değinen Meyer-Landrut, “Neden bu, bizim Türkiye ile ilişkimizde önemli. Çünkü Türkiye ile AB önemli ekonomik ortaklardır. Gümrük Birliği sayesinde Türkiye ve AB arasındaki ticaret geçen 25 yılda 4 kattan fazla arttı.” dedi.
Meyer-Landrut Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda şunları kaydetti:
“Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin iki taraf açısından da önemli bir potansiyeli barındırdığı konusunda anlaştığımızı söyleyeyim. İki tarafa da yararlı. Geçen yazdan bu yana Türk yetkililer ile AB Komisyonu arasındaki teknik görüşmelerin devam ettiğini söylemekten memnuniyet duyuyorum. Onların (görüşmeleri yürüten yetkililer) mevcut ticari rahatsızlıkları özel olarak ele almaları gerekiyor. Bu çalışmaların sonrasında güncelleme görüşmelerine girmek için yeterli ilerlemeye öncülük edeceğini umuyorum. Bu yüzden Türkiye, Avrupa’nın birçok sanayideki değer zincirinin önemli bir parçasıdır.”
Meyer-Landrut, Türkiye’nin AB’nin 6. büyük ticari ortağı ve ekonomik bağların ilişkilerin köşe taşı olduğuna işaret ederek “Bu durum açıkça ekonomik bağımlılığımızın arttığını, iki ekonomi ve toplum arasındaki bağların pekiştiğini gösteriyor.” diye konuştu.
Bu durumdan dolayı Türkiye ile AB’nin iklim politikalarında bir araya gelebilmesinin bir gereklilik olduğuna dikkati çeken Meyer-Landrut, iki tarafın ortak değer zincirleri ve gümrük birliği uygulamaları çerçevesinde bir arada bulunmasından dolayı bu gerekliliğin iki taraf için “doğal kaçınılmaz bir süreç” olduğunu dile getirdi.