letişim Başkanı Fahrettin Altun, “Büyük bir heyecanla hazırlandığımız ‘Türkiye Yüzyılı’nın aynı zamanda bir ‘iletişim yüzyılı’ olması hedefi doğrultusunda var gücümüzle çalışıyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından ortaklaşa düzenlenen İletişim Başkanlığındaki “Afet İletişim Çalıştayı”na katıldı.
Buradaki konuşmasına, çalıştayın, afet yönetimi çalışmalarına katkı sunmasını temenni ederek başlayan İletişim Başkanı Altun, iletişimin, müstakil bir politika alanı haline geldiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu alana her zaman büyük önem verdiğini belirtti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vizyonu çerçevesinde kurulduğu ilk günden itibaren var gücüyle, Türkiye’nin stratejik iletişim politikalarının geliştirilmesi, uygulanması ve koordine edilmesi için çalıştığına işaret eden İletişim Başkanı Altun, “Büyük bir heyecanla hazırlandığımız ‘Türkiye Yüzyılı’nın aynı zamanda bir ‘iletişim yüzyılı’ olması hedefi doğrultusunda var gücümüzle çalışıyoruz.” ifadesini kullandı.
İletişim politikalarını kurumsallaştırma çabalarının arkasında ciddi bir stratejik muhayyile, anlayış ve yol haritasının bulunduğunu dile getiren İletişim Başkanı Altun, şunları kaydetti:
“Biz, bu stratejik muhayyile ve anlayışı, milletimizin ve devlet geleneğimizin köklü mirasından beslenen ‘Türkiye İletişim Modeli’ olarak isimlendiriyoruz. Türkiye İletişim Modeli, devletin söylem birliğinden kamu diplomasisine, kriz yönetiminden dezenformasyonla mücadeleye kadar geniş bir yelpazede, stratejik iletişime dair bütün başlıkları içeriyor. Afet iletişim yönetimi, stratejik iletişim politikamızın en önemli başlıklarından birini teşkil ediyor. Bütünleşik Afet Yönetimi anlayışının hayati unsurlarından biri olan afet iletişimi, İçişleri Bakanlığımız ve AFAD’ımız başta olmak üzere, sahada faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlarımızla yakın iş birliği, istişare ve koordinasyon halinde sürdürdüğümüz bir alan.”
Hangi düzeyde olursa olsun her afetin, acil müdahale ve etkili bir süreç yönetimini gerektirdiğinin altını çizen İletişim Başkanı Altun, son 20 yılda tesis ettikleri altyapıyla, yangından sele, depremden kazalara, her durumda acil müdahale noktasında Türkiye’nin güçlü bir kapasite geliştirdiğini söyledi.
“Dezenformasyonla mücadele” vurgusu
Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından büyük bir öngörüyle kurulan AFAD Başkanlığının, Bütünleşik Afet Yönetimi ile dünya çapında takip edilen bir model ortaya koyduğuna işaret eden İletişim Başkanı Altun, “Bu modelle gurur duyuyoruz. Böylece afet bölgelerinde arama kurtarmadan barınma altyapısına, bütün ihtiyaçların karşılanması noktasında devletimiz hızlı, etkin ve kapsamlı müdahaleler gerçekleştirdi. Devletimiz, her bir afet sonrasında bütün imkânlarını seferber etti.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bir afet yaşandığında, ilk andan itibaren başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu olmak üzere ilgili bakanları bölgeye gönderdiğini hatırlatan İletişim Başkanı Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Cumhurbaşkanımız, bizzat kendisi de afet bölgelerine giderek yürütülen çalışmaları yerinde koordine etti. Böylece afetin açtığı yaralar sarılırken, vatandaşlarımız yalnız ve sahipsiz olmadıklarını hissetti. Yalnızca afet sonrasında değil, afet öncesini de kapsayan önleyici tedbirler güçlendirildi. Afetlere hazır olmanın yanında, vatandaşlarımızı bilinçlendirici çalışmalar yaygınlaştırıldı. Türkiye Afet Müdahale Planı ile afet ve acil durumlara daha hazır hale gelindi. Diğer taraftan, afet sürecinde kamuoyunu şeffaf bir şekilde bilgilendirmenin ve dezenformasyonla mücadele etmenin de ne kadar hayati olduğunu hep birlikte gördük. Afet iletişimi noktasında İçişleri Bakanlığımız ve İletişim Başkanlığımız koordinasyonunda bütün kurumlarımızla ilişki ve iş birliği içerisinde yoğun çaba sarf ettik. İzmir ve Elazığ’daki depremde, Akdeniz’deki orman yangınında, Batı Karadeniz’deki sel felaketinde, Amasra’daki maden patlamasında kamuoyunu doğru, hızlı, güvenilir ve şeffaf şekilde bilgilendirmenin yanı sıra dezenformasyonlara karşı koyma çalışmalarını gerçekleştirdik. Bunların ne denli önemli olduğunu gördük.”
“Yalanlarla süreçleri zehirlemeye çalıştılar”
Afet iletişiminin, sadece afet anlarındaki iletişim faaliyetleriyle sınırlı olmadığını vurgulayan İletişim Başkanı Altun, “Afet öncesi ve afet sonrası, sürekli ve 360 derece iletişim anlayışı hayati önemdedir. Biz de bu nedenle, İletişim Başkanlığı olarak bir yandan afet öncesinde kamuoyunu bilgilendirme, bilinçlendirme, afet önleme ve risk azaltma çalışmalarına, sorumluluk alanlarımıza uygun şekilde katkı veriyoruz.” diye konuştu.
Afet dönemlerinde başta İçişleri Bakanlığı ve AFAD olmak üzere, ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında 24 saat esasına dayalı, en üst düzeyde işleyen bir koordinasyon mekanizmasının bulunduğunu kaydeden İletişim Başkanı Altun, şöyle devam etti:
“Afetten etkilenen kişilerin durumlarından, bölgede gerçekleştirilen arama kurtarma faaliyetlerine, afetin kaynağı, nedeni ve risk envanterinden, bölgede görevlendirilen araç ve personel sayısına, afet alanına yönlendirilen insani yardımlardan psiko-sosyal destek birimlerine, afete ilişkin tüm bilgileri ve gelişmeleri, kurumlarımız arasında oluşturduğumuz koordinasyon mekanizması sayesinde, söylem birliği içerisinde, şeffaf bir şekilde kamuoyuna ulaştırıyoruz. Afetler ve afet yönetim süreci, toplumu ve bireyleri yakından ilgilendiren, dolayısıyla da yüksek oranda haber değeri taşıyan hususlardır. Afet yönetim süreçlerinde, aynı zamanda insanların, meydana gelen olaya dair hassasiyetlerinin suistimal edilebildiği ve bilgi kirliliğinin yaşanabildiği ortamlar da oluşabilmektedir.
Afet anlarında sistematik ve örgütlü dezenformasyon, manipülasyon ve kara propaganda faaliyetleri artabilmektedir. Ne yazık ki geçmişte depremden sele, her afette gerçek dışı tezviratlarla insanların acısını siyasi malzeme yapmaya çalışan vicdansızlıklara şahit olduk. Hepimiz gördük ki kamu kurum ve kuruluşlarımız her defasında afetlerin etkilerini ortadan kaldırmaya çalışırken, birileri de dezenformasyonla, yalanlarla süreçleri zehirlemeye çalıştılar. Fakat bu süreçte gayretlerimizle başarılı olamadılar.”
“Gerekli planları el birliğiyle hazırlıyoruz”
Afet iletişiminin, bugün afet yönetimi sürecinde önemli bir alan haline geldiğini belirten İletişim Başkanı Altun, bu maksatla, hakikatin, gerçeğin peşinde koşan medya mensuplarının afet sahalarındaki çalışmalarını kolaylaştırmanın büyük önem taşıdığını, bu doğrultuda ellerinden gelen kolaylaştırıcılığı sağlamaya çalıştıklarını vurguladı.
Bu bağlamda geleneksel ve sosyal medya aracılığıyla son gelişmeleri içeren bilgilendirmeleri ve resmi açıklamaları periyodik olarak paylaştıklarını anlatan İletişim Başkanı Altun, medya mensuplarının çalışmalarını kesintisiz sürdürebilmelerini sağlamak amacıyla afet bölgelerinde “İletişim Tırı”nı hazır ettiklerini aktardı.
Tüm bunlara ek olarak, İletişim Başkanlığı ve AFAD Başkanlığının ana çözüm ortağı olduğu “Türkiye Afet Müdahale Planı” kapsamında Afet İletişim Grubu’nu hayata geçirdiklerini anımsatan İletişim Başkanı Altun, “Afet iletişiminin eğitim boyutu da yadsınamaz. Bu çerçevede özellikle afet ve kriz iletişiminin, iletişim fakültelerinin müfredatına girmesine ilişkin çalışmalarımız devam ediyor.” sözlerini sarf etti.
Sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumlarıyla temaslarını en yüksek noktada sürdürdüklerini, afetlere hazırlık için gerekli planları el birliğiyle hazırladıklarını dile getiren İletişim Başkanı Altun, bütün bu süreçlere İçişleri Bakanı Soylu ve ekibinin her zaman destek olduğunu söyledi.
“Çalıştayın çok değerli katkıları olacağına inanıyorum”
İletişim Başkanı Altun, iki gün sürecek Afet İletişim Çalıştayı’nda bu alana dair önemli başlıkların bulunacağını vurgulayarak, şunları paylaştı:
“Afet ve acil durumlarda koordinasyon ve söylem birliği nasıl sağlanmalı? Kriz anlarında artan dezenformasyon ve art niyetli girişimlerle nasıl mücadele edilmeli? Afet sahalarında medya faaliyetlerini kolaylaştırmak, vatandaşlarımızın haber alma ihtiyacını daha hızlı ve doğru şekilde karşılamak için neler yapılmalı? Kurumlar arası etkileşim ve karşılıklı tecrübe paylaşımını artırmak için hangi tedbirler alınmalı? Çalıştayımızda bu sorular etrafında proje, faaliyet ve yol haritaları üzerinde duracağız. Bu doğrultuda kamu kurumlarımızın, sivil toplum kuruluşlarımızın, ulusal ve yerel medyamızın, akademi camiamızın çok değerli katkıları olacağına inanıyorum. Kıymetli konuşmacılarımıza, katılımcılarımıza ve çalıştayın düzenlemesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Afetlerde yaşamını yitiren vatandaşlarımıza, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Arama kurtarmadan yangın söndürmeye, afet bölgelerinde cansiperane şekilde çalışan kamu ve sivil toplum kurumları ile medya mensuplarımıza minnettarlığımı ifade etmek istiyorum.”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve ekibine, bir afet söz konusu olduğunda bizzat sahada bulunarak gece gündüz ortaya koydukları gayretler için şükranlarını sunan İletişim Başkanı Altun, “Çalıştayımızın ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Cenab-ı Allah ülkemizi, milletimizi ve tüm insanlığı her türlü afetten, musibetten korusun.” diye konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise yaptığı konuşmada afet alanlarında, Bakanlık ve ekiplerle koordineli şekilde çalışıldığını, afet bölgesinde ise dezenformasyon yapanların bulunduğunu aktardı.
Soylu, “Adam gelmiş, ‘Burada Suriyelilere yardım yapılıyor.’ diyor. Birçok dezenformasyonu, yalanı ortaya koyabilecek. İşte Kemal Kılıçdaroğlu, Kızılay’ın çadırının önünde duruyor ve açıklamada bulunuyor, ‘Burada Kızılay çadırı görmedim’ diyor. Kamera, Kızılay çadırı, kendisi.” dedi.
Deprem anı, öncesi ve sonrası olarak çalışmaları ortaya koyduklarını aktaran Soylu, Türkiye afet müdahale planında en önemli bölümün arama kurtarma faaliyetleri olduğunu dile getirdi.
Bir depoya gelen malzemelerin nasıl istifleneceğini ve dağıtılacağını Elazığ’da gördüğünü ifade eden Soylu, “Türkiye’deki bu konuyu çok iyi yapan ve bu konuda bize de öğretilerde bulunan Deniz Feneri Derneği üniversitelerde ders verebilecek nitelikte bunu yapabilme kabiliyetine sahipler.” diye konuştu.
Lojistik grubuyla ilgili çalışıldığını, ardından beslenme grubuna destek yapılması gerektiğini tespit ettiklerine işaret eden İçişleri Bakanı Soylu, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Belediyeler Birliği iş birliğiyle mobil tırlar yaptırıldığını, bunların dünyanın her yerinde kullanıldığını vurguladı.
Soylu, “Baktık ki başka bir ihtiyacımız daha var, bir yerden yönetmek zorundayız. Bizim uyduya, özellikle insansız hava araçlarına aktarabilecek yapıya ihtiyacımız var, bunları sağladık. Baktık ki bu yetmiyor, bizim aynı AFAD merkezindeki kubbe de olduğu gibi güvenlik acil durum merkezine ihtiyacımız var. Şu anda dünyanın birçok ülkesinin gelip hayranlıkla baktığı, afetleri üçüncü gözle izleyebilecek bir güvenlik acil durum merkezimiz var. On binlerce yüz binlerce kamerasıyla beraber.” dedi.
Deprem anında iletişimin kesilmesine karşı enkaz altındakilere ulaşmak için AFAD mobil uygulamasını oluşturduklarına dikkati çeken Soylu, bu uygulamayla noktasal olarak enkaz altındakilerin yerinin tespit edildiğini bildirdi.
“Türkiye’ye aynı anda mesaj gelmiş olacak”
Süleyman Soylu, 1999 yılında Düzce depreminin yaşandığı, 12 Kasım günü, saat 18.57’de ülke genelinde deprem tatbikatı yapılacağını belirterek şöyle devam etti:
“Geçen yıl tüm okul ve üniversitelerde tatbikat yaptık. Bu yıl gene yapacağız. 12 Kasım, saat 18.57’de bir tatbikatımız var; ‘Çök, kapan ve tutun’. Çok basit bir tatbikat. Bir deprem olduğu zaman birinci yapmamız gereken hareket, çökeceğiz bir sandalyenin ya da bir masanın yanına. Başımızı kapatıp depremin geçmesini bekleyeceğiz. Birinci hayat kurtaran harekettir. Bunun tatbikatını saat 18.57’de yapacağız. Radyolar, televizyonlar tatbikat anonsu geçecekler aynı anda. Düğmeye basılacak ve sisteme otomatik atılacak tatbikat anonsu. HAY Sistemi üzerinden birkaç dakikada tüm Türkiye’ye aynı anda mesaj gelmiş olacak.”
Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi Muhabere Sistemi (GAMUS) ile ilgili de konuşan İçişleri Bakanı Soylu, polis ve jandarma telsizlerinin aynı hat üzerinden iletişim kurmasını sağlayan sistemi savunma sanayine devrettiklerini aktardı. Soylu, “Hem kırsalda hem de şehirlerde bu iki telsizi, bir afet anında, Türkiye’ye bir nükleer saldırı anında ve savaş anında birbiriyle konuşturabilecek alt yapıyı oluşturduk.” bilgisini verdi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, afet alanlarında yayılan yanlış bilgilerin, ekiplerin sahada çalışmasını engellediğini ve zorlaştırdığını dile getirerek şunları söyledi:
“Bozkurt’taydık. Diyor ki ‘Burada HES patladı’. Biz bu yalanı düzeltene kadar bu yalan her yere ulaşmış oluyor. Bir taraftan arama kurtarmayla uğraşıyorsunuz, bir taraftan insanların moralini düzeltemeye çalışıyorsunuz, bir taraftan koordinasyonu sağlayıp bütün lojistiği o bölgeye getirmeye çalışıyorsunuz. Gelecek planlaması yapıyorsunuz. Kendini bilmez bir milletvekili sadece siyaset olsun diye çıkıyor ‘HES patladı’ diyor. İnsanlar sizin sorumsuzlukla yaptırdığınız bir yapının, ortaya koyduğu hasar yüzünden maliyetle karşı karşıya kaldığını, canını kaybettiğini düşünerek sizin sahadaki çalışmanızı engelleyecek tavırlar ortaya koyabilir. Tam tahrik ve dezenformasyon ile devletin çalışmasını engelleyecek bir tutumla karşı karşıyasınız. Bir taraftan televizyonların karşısına çıkıyor ve diyoruz ki ‘Bu yalandır’ bununla uğraşana kadar orada bize katkıda bulunsa oradaki insanlara daha kolay yardımcı olabilmekte bize destek sağlayacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Önümüzdeki dönemde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştürmek için kararlı adımlar atacağız. Ülkemizin önünde yeni bir yol açacak bu sürecin suhuletle, karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde yürümesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ama gerektiğinde, devletimizin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında şunları kaydetti:
“Aziz milletim, hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün 2024’e veda ediyor, yeni umut, beklenti ve hayallerle 2025 senesini karşılıyoruz. Öncelikle yeni miladi yılın ülkemiz, milletimiz, gönül coğrafyamız ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
“BİRBİRİMİZE DAHA SIKI KENETLENECEĞİZ”
Geçtiğimiz yıl boyunca istiklal ve istikbalimiz uğrunda toprağa düşen tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Millet olarak 2025 yılında birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı, inşallah, daha da güçlendirecek, birbirimize daha sıkı kenetleneceğiz.
Geride bıraktığımız 2024 senesi, ülkemiz içinde ve bölgemizde pek çok kritik gelişmeye sahne oldu. Mahallî idareler seçimlerini, tam bir demokrasi şöleni havasında, Türk demokrasisinin olgunluğunu tüm dünyaya yeniden gösterdiğimiz bir iklimde, hamdolsun, başarıyla gerçekleştirdik.
Milletimizin iradesi sandıkta özgürce tecelli ederken, kazanan demokrasimizle birlikte yine 85 milyon vatandaşımızın tamamı oldu. Tercihleri ne olursa olsun, seçim sandıklarını birer bayram yerine çeviren vatandaşlarıma bugün bir kez daha teşekkür ediyorum.
Seçimlere ve bölgemizde patlak veren yeni krizlere rağmen, kararlılıkla uyguladığımız ekonomi programımızın meyvelerini toplamaya başladık. İstihdamda, ihracatta, üretimde, turizmde, savunma sanayiinde ve diğer alanlarda çok önemli başarılara imza attık.
Deprem bölgemizi yeniden ayağa kaldırma çalışmalarımızda ciddi mesafe katettik. Yeni yılda bu çalışmalar daha da hızlanacak.
Enflasyondaki düşüşün, özellikle yılın son aylarında, artarak devam etmesi 2025 yılı hedeflerimize ulaşacağımızı teyit ediyor. Vatandaşımızın refah kaybını telafi edecek, alım gücünü artıracak politikalara ağırlık vermek suretiyle, inşallah, daha iyi yerlere geleceğiz.
“HEDEFLERİMİZE ULAŞACAĞIZ”
Konut, kira ve gıda başta olmak üzere fahiş fiyatlarla milletin ekmeğine göz diken fırsatçılarla mücadelemizi, 2025 senesinde de kararlılıkla devam ettireceğiz.
Vatandaşlarımdan, geçmişte Türkiye’ye çok ağır faturalar ödetmiş popülist söylemlere prim vermemelerini özellikle istirham ediyorum.
Son 22 yılda bu ülkenin ve milletin tüm meselelerini nasıl biz çözdüysek, ekonomideki konjonktürel sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Doğru yoldayız, Allah’ın izniyle hedeflerimize de ulaşacağız. Sizlerden sadece biraz daha sabır, metanet ve anlayış istiyoruz.
“YENİ DÖNEMİN SURİYE’DE KALICI İSTİKRARA KAPI ARALAMASI İÇİN GEREKEN HER TÜRLÜ DESTEĞİ SAĞLAYACAĞIZ”
Aziz milletim, 2024 senesinin son haftaları köklü tarihî, beşerî ve komşuluk ilişkilerimizin bulunduğu Suriye’de yeni bir dönemin kıvılcımı oldu. Yeni dönemin Suriye’de kalıcı barışa, huzura, istikrara ve ekonomik refaha kapı aralaması için gereken her türlü desteği sağlayacağız.
Suriye’de istikrar ortamı kök saldıkça inanıyorum ki, 13 yıldır vatan hasreti çeken Suriyeli muhacirlerin gönüllü geri dönüşü de kolaylaşacaktır. Bu süre boyunca ensar millet olmanın en güzel örneklerini sergileyen tüm vatandaşlarımdan Allah razı olsun” diyorum.
“GAZZE’DEKİ KATLİAMLARA İLK GÜNDEN İTİBAREN EN GÜÇLÜ TEPKİYİ VEREN ÜLKEYİZ”
Gazze’deki katliamlara ilk günden itibaren en güçlü tepkiyi veren, vicdanlı ve adaletli duruşunu her platformda ortaya koyan ülke konumundayız. Gazze’de ve diğer Filistin topraklarında 15 aydır devam eden katliamların son bulması, burada da barışın tesisi için yoğun gayret sarf ediyoruz.
Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları temelinde özgür, egemen ve toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devletinin kurulması için 2025 yılında da tüm gücümüzle çalışacağız.
“TEMENNİMİZ, 2025 YILINDA KUZEYİMİZDE DE YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLAMASIDIR”
Her ikisi de Karadeniz’den komşumuz olan Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın adil bir barışla sona erdirilmesi önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Temennimiz, 2025 yılında kuzeyimizde de yeni bir dönemin başlamasıdır.
Sınırlarımız ötesinde bütün bu diplomatik hamleleri hayata geçirirken, ülkemiz içinde en önemli gündemimiz iç cephemizin tahkimatı olacaktır.
Türkiye Yüzyılı’nı, kardeşliğin yüzyılı yapmakta kararlıyız. Önümüzdeki dönemde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştürmek için kararlı adımlar atacağız. Ülkemizin önünde yeni bir yol açacak bu sürecin suhuletle, karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde yürümesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ama gerektiğinde, devletimizin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz.
Bu çerçevede 2025 yılında milletimize inşallah yeni müjdeler vermeyi ümit ve arzu ediyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Rabbim bizleri hizmetkârı olmaktan şeref duyduğumuz aziz milletimize ve umudunu Türkiye’ye bağlamış yüz milyonlarca mazluma mahcup etmesin diyorum. Bu temennilerle yeni takvim yılının ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini diliyor, her birinizi saygıyla selamlıyorum.
Yeni miladi yılınız kutlu olsun. Kalın sağlıcakla.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Ekonomiye Değer Katanlar 49. Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Yıllık 37 milyar dolar ihracatımız olan ve 1.200.000’den fazla çalışana istihdam sağlayan konfeksiyon, tekstil, deri ve mobilya sektörlerinde rekabet gücümüzü sürdürmeyi önemsiyoruz. Üretim ve istihdamı korumak için 2025 yılı Ocak ayında KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’ndeki Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Ekonomiye Değer Katanlar 49. Ödül Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıları selamlarken, ödül alan firmaları, iş insanlarını ve yöneticileri tebrik etti.
BTSO’ya, marifetin iltifata tabi olduğunu gösterdiği için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “135 yıllık köklü tarihiyle Bursa Ticaret ve Sanayi Odamız, 57 bin üye firmasıyla şehrimizin yanı sıra Türkiye ekonomisine de çok önemli katkılar yapıyor. Bugün ödül törenimizin yanı sıra Odamızın öncülüğünde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın destekleriyle hayata geçen TEKNOSAB’da (Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi) üretime başlayan 15 firmamızın da açılışını gerçekleştiriyoruz. Bu firmalarımızın sahiplerini ve çalışanlarını da tebrik ediyor, Türkiye’nin kalkınmasına, güçlenmesine ve büyümesine verecekleri destekler için kendilerine şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 25 milyar lira yatırım yapılan TEKNOSAB’ın, Türkiye’nin yüksek teknolojili üretime geçişinin simgelerinden olacağını vurgulayarak, “Biliyorsunuz kısa süre önce ülkemizi bu hedefe daha hızlı götürecek HIT-30 programını kamuoyumuzun takdirine sunduk. 5 ay gibi kısa sürede elektrikli araç, güneş hücresi, pil hücresi, rüzgâr türbini gibi stratejik konularda toplam büyüklüğü 7 milyar doları aşan yatırımları ülkemize kazandırma noktasına geldik. İnşallah daha güzel sonuçlar elde edeceğiz” değerlendirmesini yaptı.
Yapay zekâ teknolojisi ve insansız sistemlerle dünyanın çok farklı bir yere gittiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bakınız, 2024 Nobel Kimya Ödülü’nün verildiği çalışmayı konunun ehli isimler, çığır açan, devrim niteliğinde bir proje olarak değerlendiriyor. Öyle ki 200 milyon proteinin neredeyse tamamının yapısını tahmin eden bir yapay zekâ modelinden bahsediyoruz. Bilim insanları, normal şartlarda çözümü 50 yıl sürebilecek bir sorunu bu modeli kullanarak kısa sürede neticeye kavuşturabiliyor. Daha bunun gibi ‘Dünya nereye gidiyor, bizi nasıl bir gelecek bekliyor?’ sorusunu sorduğumuz nice baş döndürücü gelişmeye şahit oluyoruz. Ya hızlı davranıp bu süreci zamanında yakalayacağız ya da Allah korusun ekonomide asimetrik bir güç çarpanından mahrum kalacağız. Şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim; Yapay zekâ ve insansız sistemler meselesinin ülkemizde hâlen yeterince anlaşılmadığını düşünüyorum. Hükûmet olarak gerek TEKNOKENT’ler gerek TEKNOFEST’ler gerek AR-GE yatırımları gerekse farklı teşvik ve destek paketleriyle bu yeni dünyaya Türkiye’yi hazırlamaya çalışıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke genelinde tüm sanayi ve ticaret odalarının bu çok kritik süreci sahiplendiğini, kendi alanlarında özgün projeler üretmeye gayret ettiğini söyledi.
“BURSA, TEKNOLOJİ ALANINDA DA DİĞER İLLERİMİZE ÖRNEK OLACAKTIR”
Geleceğin teknolojisine bugünden yapılan her yatırımı Türkiye açısından hayati önemde görüp desteklediklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bakımdan TEKNOSAB bünyesinde atılan her adım çok kıymetlidir. Üretimin lokomotif şehri Bursa, inanıyorum ki teknoloji alanında da diğer illerimize örnek olacaktır. Hükûmette, sanayide ve akademide olan yüksek bilinç düzeyine ne yazık ki muhalefet tarafında rastlayamıyorsunuz. Muhalefette ne böyle bir vizyon ne merak ne de iştiyak var. İşin sadece magazin yönünü hiçbir zaman aşamadılar. İşte en son 14-28 Mayıs seçimleri döneminde ileri teknoloji hamlesi diye aylarca reklamını yaptıkları proje çıka çıka Amerika’dan bir ekonomistin canlı bağlantıyla bunlara uzaktan nutuk atması oldu. Maalesef daha sonra gelenler de bu seviyenin bir tık üzerine çıkamadı. İç iktidar kavgasına kendilerini öyle kaptırdılar ki dünyada ve bölgemizde ne olup bittiğini, teknolojinin nereye evrildiğini takip bile edemiyorlar. Aynı umut kırıcı tablo, dış politikadan bölgesel konulara, ekonomiden çalışma hayatına hemen her alanda geçerli. Belli ezberleri ve ideolojik saplantıları var, onların dışına çıkamıyorlar. Kendilerini güncelleme ve yenileme noktasında sadece isteksiz değiller, aynı zamanda kabiliyet de yok.’’
“SURİYE KRİZİNDE MESELEYİ HÂLÂ TAM OLARAK KAVRAYAMADILAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, muhalefete eleştirilerini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesela Suriye krizinde eski rejimin devrilmesinin üzerinden tam 3 hafta geçti ama bunlar meseleyi hâlâ tam olarak kavrayamadılar” ifadesini kullandı.
Muhalefet temsilcilerinin gün aşırı konuştuklarını ama cümlelerinde derinlik ve tutarlılık olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika’da başkanlık seçimleri sonrasında yeni bir yönetim şekilleniyor, yine bakıyorsunuz muhalefet Türkiye’ye dair kurulan her müspet cümleye iç siyaset zaviyesinden yaklaşıyor. Rakipleri dahil tüm dünya Türkiye’nin jeopolitik gücünün ve artan etkisinin farkında fakat bunu bizim muhalefete bir türlü anlatamıyorlar. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan Gazze krizine kadar her meselede benzer bir atalet, umursamazlık ve tembellik söz konusu. Bu tablo siyasi iktidar açısından avantajlı gibi gözükse de esasen sorunlu bir durumdur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bir kıssaya yer vererek, şu ifadeleri kullandı: “Meşhur kıssadır, bir bilge deniz kenarında kumlar üzerinde oturmuş, tefekkür ederken delikanlının biri yanına yaklaşıp, ‘Lütfen beni öğrenciniz olarak kabul edin.’ der. Bilge, parmağıyla kumların üzerine düz bir çizgi çeker. Delikanlıya çizgiyi kısaltmasını söyler. Genç, avuçlarıyla çizginin yarısını siler. Bilge der ki ‘Git, öğren de gel.’ Aradan bir ay geçtikten sonra delikanlı tekrar geldiğinde bilge yine bir çizgi çizerek kısaltmasını söyler. Delikanlı bu kez çizginin yarısını eliyle kapatınca bilge yine ‘Git öğren de gel.’ der. 2 ay sonra delikanlı yanına tekrar geldiğinde bilge tekrar aynı şeyi ister. Delikanlı çok düşündüğünü ama bunun bir yolunu bulamadığını belirterek bilgeden çizgiyi kendisinin kısaltmasını ister. Bilge çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker ve ‘İşte şimdi kısaldı.’ der. Hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de ülke yönetiminde de gelişmenin, ilerlemenin sırrı budur. Yani sürekli daha büyük başarılar, daha büyük hedefler peşinde koşmaktır.”
“GENİŞ BİR ALANDA BÜYÜMEYİ SAĞLAYACAK POLİTİKALAR UYGULADIK”
22 yıllık iktidarları süresince Türkiye’nin sorunlarının, sıkıntılarının, krizlerinin küçülerek değil büyüyerek aşılabileceğine inandıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomiden savunmaya, dış politikadan ticarete uzanan geniş bir alanda bu büyümeyi sağlayacak politikalar uyguladık. Buraya gelmeden önce katıldığım il kongremizde de dile getirdim. Biz özellikle ekonomide sabun köpüğü misali geçici başarılarla avunmak istemiyoruz, kısa vadeli hesaplar peşinde asla değiliz. Ayaklarımızı yere sağlam basıyor, adımlarımızı sağlam atıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece kendi iktidar dönemini hesaplayan, tek hedefi sonraki seçim olan hükûmetlerin geçici iyileşmelerle belki bir süre halkının gözünü boyadıklarını ama ardından bu millete çok ağır faturalar ödettiklerini kaydetti.
Türk ekonomisinin kaldırabileceğinden daha ağır vaatlerle gelenlerin, hesap kitap yapmadan bol keseden söz verenlerin, arkalarında telafisi zor enkazlar bırakarak siyaset sahnesinden silinip gittiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millete, Dimyat’ta pirinç siloları vadedenler, günün sonunda vatandaşı evindeki bulgurdan da ettiler. Bunu yakın tarihimizde biz de yaşadık, iş dünyamız da defalarca yaşadı. Değerli dostlar, 14-28 Mayıs seçimleriyle ülkemiz sadece uçurumun kenarından dönmedi, aynı zamanda her biri gerçekten hazine değerinde 5 sene kazandı. Biz de bu 5 yılı en iyi ve en verimli şekilde değerlendirmek arzusundayız. Yerel seçimlerde muhalefetle popülist vaat yarışına girmeyerek bu konudaki kararlılığımızı ortaya koyduk. Belki bundan dolayı siyasi olarak bedel de ödedik ama ülkemize ve milletimize bedel ödettirecek bir yanlışın içinde olmadık” değerlendirmesinde bulundu.
“ÜCRET ARTIŞLARINI ENFLASYONUN ÜZERİNDE TUTARAK HALKIMIZIN ALIM GÜCÜNÜN KORUDUK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi alanındaki iyileşmelere işaret ederek, “Ekonomi programımıza güvenimiz ve desteğimiz tam. 2024 yılında seçimlere ve bölgemizde nüks eden yeni krizlere rağmen belirlediğimiz hedeflere önemli ölçüde ulaştık. Ülkemize uluslararası sermaye girişi hızlandı, rezervlerimiz güçlendi, kur oynaklığı azaldı, finansman koşulları iyileşti. Ülkemizin kredi risk primi de ciddi bir şekilde düştü. Dünyadaki 3 kredi derecelendirme kuruluşunun 2 defa not artırdığı tek ülke biziz. 2025 yılı bütçesinde de gerçekçi adımlarla ve ortak bir gelecek vizyonuyla hareket ettik. Bu sene yatırımlar için 1 trilyon 569 milyar lira kaynak ayırdık. Deprem bölgesinin yeniden inşası yanında sulama yatırımlarına, organize sanayi bölgeleriyle limanları demir yoluyla birbirine bağlayacak yatırımlara ve sanayi altyapısını hızla tamamlayacak yatırımlara öncelik tanıdık” diye konuştu.
En güncel tartışma olan asgari ücret konusunda dolar bazında nereden nereye gelindiğini il kongresinde detaylıca anlattığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Vatandaşımızın her söylediğinin başımızın üzerinde yeri vardır. Ama 22 yıl boyunca insanımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü yerine getirme noktasında gösterdiğimiz hassasiyet de herkesin malumudur. Ücret artışlarını her zaman enflasyonun üzerinde tutarak, halkımızın alım gücünün korunmasını temin ettik. 2002-2025 arası dönemde asgari ücrette reel artış yüzde 290 olmuştur. Son birkaç yıla baktığımızda ise 2022’de enflasyon yüzde 64,3 iken asgari ücret yüzde 94,6 arttı. 2023’te enflasyon yüzde 64,8 iken asgari ücret yüzde 107,3 arttı. 2024’te yıl sonu enflasyon beklentisi yaklaşık yüzde 45 iken asgari ücret yüzde 49,1 arttı. 2025’te yine yıl sonu enflasyon beklentisinin üzerinde bir oranla asgari ücret 22 bin 104 lira olarak belirlendi. Bu rakam, il kongremizde de söylediğim gibi taban ücrettir. İşverenlerimiz çalışanına daha fazla ücret ödemek isterse buna kimsenin itirazı olmaz.”
“TÜRKİYE EKONOMİSİ SON 22 YILDA ORTALAMA YÜZDE 5,3 BÜYÜDÜ”
Çalışanların millî gelirden aldığı payın son 26 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş gücü ödemelerinin gayrisafi katma değer içindeki payının bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 37,6’ya yükseldiğini, büyümeden çalışanların da pay almasını sağladıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisinin son 22 yılda ortalama yüzde 5,3 büyüdüğünü, asgari ücretteki reel artışın ise yıllık ortalama yüzde 5,6 ile büyümenin üstünde olduğunu söyledi.
Bugün Türkiye’de 630 doları bulan asgari ücretin, gelişmekte olan pek çok ülkeden daha yüksek seviyede olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyon hedeflerimiz inşallah tek tek gerçekleştikçe vatandaşlarımız alım güçlerindeki artışı daha net görebilecek. 2025 yılı için bu konuda da umutluyuz” diye konuştu.
“KOBİ’LERE ÇALIŞAN BAŞINA AYLIK 2 BİN 500 LİRAYA KADAR DESTEK ÖDEMESİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son Kabine Toplantısı’nda görüşülen paketi kamuoyuyla paylaşmak istediğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yıllık 37 milyar dolar ihracatımız olan, 1 milyon 200 binden fazla çalışana istihdam sağlayan konfeksiyon, tekstil, deri ve mobilya sektörlerinde rekabet gücümüzü sürdürmeyi önemsiyoruz. Üretim ve istihdamı korumak için 2025 yılı ocak ayında KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatıyoruz. Bu sektörlerde 2024 yılının son aylarındaki istihdam düzeyini 2025 yılında koruyan KOBİ’lere çalışan başına aylık 2 bin 500 liraya kadar destek ödemesi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alan firmaları, iş adamlarını, girişimcileri tebrik ederek, sözlerini “Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. 2025’in tüm halkımız için, iş adamlarımız için, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Kalın sağlıcakla” diyerek tamamladı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.