“Türkiye’nin hizmet altyapısını, hem geçmişin eksiklerini telafi edecek hem de bizi hedeflerimize yaklaştıracak şekilde geliştirdik”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karaman’da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin hizmet altyapısını, hem geçmişin eksiklerini telafi edecek hem de bizi hedeflerimize yaklaştıracak şekilde geliştirdik. İnsanımızın refah düzeyini, Cumhuriyet tarihinin en üst seviyesine getirdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karaman Aktekke Meydanı’nda; Karaman-Konya Hızlı Tren Hattı, TOKİ 736 Konut, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Tıp ve Diş Hekimliği Fakülteleri ve yapımı tamamlanan diğer projelerin açılış törenine katıldı.
Karaman-Konya Hızlı Tren Hattı Açılış Töreni’ne katılmak üzere Konya’ya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya Yüksek Hızlı Tren Garı Meram İstasyonu’nda, kendisini karşılamak üzere alana gelen vatandaşlara hitap etti.
“BUGÜN KONYA-KARAMAN HIZLI TREN HATTININ AÇILIŞINI YAPARAK YENİ BİR DÖNEMİ BAŞLATIYORUZ”
Konya’yı yüksek hızlı tren hattıyla yaklaşık 11 yıl önce buluşturduklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizden önce gelenlerin yüksek hızlı tren hayali miydi? Biz hayalleri gerçeğe dönüştürdük. Ankara’dan trene binmiş ve Konya’mıza kadar bu hızlı, güvenli, konforlu ulaşım aracının keyfini sizlerle birlikte çıkarmıştık. Hacı Bayram Veli Hazretleriyle Mevlana Hazretlerinin farklı bir buluşması olarak gördüğümüz bu proje, devreye girdiğinden beri hamdolsun milyonlarca insanımızı mutlu etti ve onlara hizmet etti” ifadelerini kullandı.
Konyalılar için artık Ankara’ya, Eskişehir’e, İstanbul’a trenle gitmenin diğer ulaşım araçlarından daha rahat, daha kolay, daha ekonomik olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bu imkânı bir adım daha öteye taşıyor, Karaman’a kadar uzatıyoruz. Bugün Konya-Karaman hızlı tren hattının açılışını yaparak yeni bir dönemi başlatıyoruz. İnşallah bu adımı önce Karaman-Ulukışla, sonra Mersin ve Adana, ardından da Osmaniye ve Gaziantep güzergâhları izleyecek. Deneme seferleri süren Ankara-Sivas hattını da ilave ettiğimizde Konya için ülkemizin dört bir yanı hızlı veya yüksek hızlı trenle ulaşılabilir hâle gelecek” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demir yolu çalışmalarına büyük önem verdiklerinin altını çizerek şöyle devam etti: “Cumhuriyetin 10’uncu yılında ‘Demir ağlarla ördük, ana yurdu dört baştan’ diyerek marşlar yazılmıştı. Ancak daha sonraki yıllarda maalesef Osmanlı’nın son ve Cumhuriyet’in ilk döneminde başlatılan demir yolu seferberliği bilinçli bir şekilde kesintiye uğratıldı. Ülkemizde demir yolu taşımacılığını yeniden gündemine alan, mevcutları sıfırdan yapmışçasına yenileyen, bunlara yeni hatlar ekleyen, yüksek hızlı ve hızlı demir yolu yapımını başlatan kim oldu? Biz olduk, biz. Ülkemizin 10 bin 959 kilometre olan demir yolu hatlarının uzunluğunu 13 bin 222 kilometreye çıkardık. Daha önce ülkemizde örneği olmayan bin 213 kilometre yüksek hızlı tren ve 219 kilometre hızlı tren hattını da inşa ettik.”
“TÜRKİYE’Yİ DEMİR YOLU TAŞIMACILIĞINDA MERKEZ ÜLKE HÂLİNE GETİRMEKTE KARARLIYIZ”
Sinyalizasyon, elektrifikasyon çalışmalarıyla, çift hata dönüştürme yoluyla mevcut demir yollarının verimini artırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Londra’dan kalkan bir tren Avrupa’yı, Balkanları katederek Edirne’den ülkemize girmekte, Marmaray’dan geçerek Anadolu’ya ulaşmaktadır. Boğazın altından Marmaray’ı kim yaptı? Biz laf değil iş üretiriz, iş. Aynı şekilde yine Boğazın altından Avrasya Tüneli’ni kim yaptı? Laf değil, iş üretiriz, iş. Fakat işte bu Bay Kemal, yandaşları, bunların yapacağı işler değil. Bunlar ancak bazı çeşmelerin musluklarını yenilerler. Ona da tören yaparlar. Daha önce biliyorsunuz temel atmama töreni yapıyorlardı. Dün ilk defa şimdi ne olduysa temel atma töreni yaptılar. Hayret, şaşırdım doğrusu” değerlendirmesini yaptı.
Demir yolu çalışmaları sayesinde Anadolu’yu baştan sona kateden bir trenin Kars-Tiflis-Bakü demir yolu üzerinden Asya’ya ulaşıp Pekin’e kadar gidebildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Salgın döneminde, deniz ve hava yük taşımacılığında yaşanan sıkıntılar demir yollarını ciddi bir alternatif olarak öne çıkarmıştır. Biz yaptığımız işte bu yatırımlarla ülkemizi demir yolu yük ve insan taşımacılığa hazır hâle getirme yolunda en kritik safhaları geride bıraktık. Mevcut yatırımlarımızı hızla tamamlayarak Türkiye’yi diğer pek çok alan gibi demir yolu taşımacılığında da bir merkez ülke hâline getirmekte kararlıyız. Konya-Karaman Hızlı Tren Hattı bu büyük projenin güney aksının önemli merhalelerinden biri olacak.”
Açılışı bugün yapılacak hat sayesinde Konya-Karaman arasının 50 dakikada katedilebileceğini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin önde gelen tarım sanayi ve ticaret şehirlerinden biri olan Konya’nın bu imkânı en iyi şekilde değerlendireceğinden emin olduğunu söyledi.
Alandaki gençlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerden beklentisinin büyük olduğunu belirterek, “Siz Teknofest gençliğisiniz. Allah’ın izniyle içinizden uzay yolcuları da çıkacak” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından hızlı tren ile Karaman’a hareket etti.
“KONYA-KARAMAN-ADANA ARASINDAKİ TRENLE SEYAHAT SÜRESİ 2 SAAT 20 DAKİKAYA DÜŞECEK”
Karaman’da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan, dört yılı aşkın bir aranın ardından tekrar Karaman’da olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek “Dile kolay dört yıl, biraz önce Konya’dan hızlı trene bindik ve Karaman’a ulaştık. Şimdi de burada Konya-Karaman Hızlı Tren Hattı ile şehrimize kazandırdığımız diğer eserlerin toplu açılış törenini gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.
Hızlı tren hattı ile Konya’dan Karaman’a 40 dakikada, Ankara’dan Karaman’a yaklaşık 2 saat 40 dakikada, İstanbul’dan Karaman’a ise 5 saat 45 dakikada gelinebileceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: “Ve artık hız bizim konforumuz olacak. Hattın kalan kısımları tamamlandığında Konya-Karaman-Adana arasındaki trenle seyahat süresi 2 saat 20 dakikaya düşecek. Açılışını yaptığımız hızlı tren hattı, enerjiden zamana, emisyondan bakım onarım faaliyetlerine kadar pek çok alanda ülkemize sadece bu yıl 63 milyon lira tasarruf sağlayacaktır. Yatırım bedeli, 1 milyar 390 milyon lira. 102 kilometrelik Konya-Karaman Hızlı Tren Hattı’mızın ülkemize ve şehirlerimize hayırlı olmasını diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Osmanlı’dan kalan ve Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde inşa edilen demir yollarının daha sonraki yıllarda maalesef ihmal edildiğini belirtti. İktidara geldiklerinde 10 bin 959 kilometrede devraldıkları mevcut hatların tamamını neredeyse sıfırdan yapılmışçasına yenilediklerini, bununla kalmayarak hem konvansiyonel hatlara ilaveler yaparak hem ülkede daha önce olmayan hızlı tren ve yüksek hızlı tren hatları inşa ederek toplam demir yolu ağını 13 bin 22 kilometreye çıkardıklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi gelirken Allah’a hamdettim, ‘Ya Rab bu ne güzellik, bu ne konfor. Bir zamanlar Batı’da yüksek hızlı trenlere binerdik. Derdik ki ‘Ya Rab bize de bunları aynen yapmayı nasip eyle’ ve Rabbim nasip eyledi” ifadesini kullandı.
Bütün meselenin gönül meselesi ve azim olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir kere azmettin mi ondan sonra Allah’a tevekkül et. Bu iş yürür. Biz azmettik, tevekkül ettik. Rabbim de bizlere bunu yapmayı nasip etti” dedi.
“ANKARA-SİVAS HIZLI TREN HATTI’NIN DENEME SÜRÜŞLERİ BAŞLADI”
Tamamladıkları 2 bin 368 kilometre yeni demir yolu hattına sürekli ilaveler yaptıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Karaman’dan Niğde-Ulukışla, Mersin, Adana ve Osmaniye üzerinden Gaziantep’e kadar uzanacak demir yolu hattımız etap etap inşa ediliyor. Ankara-Sivas Hızlı Tren Hattı’nın deneme sürüşleri başladı, inşallah en kısa sürede onu da açıyoruz. Bu hattı önce Erzincan’a, ardından Erzurum’a, daha sonra da Kars’a kadar uzatarak uluslararası bir güzergâh hâline dönüştüreceğiz. İnşası süren Halkalı-Kapıkule Hızlı Tren Hattı bilhassa ihracatımız açısından çok önemli bir proje. Bursa’yı da Bilecik üzerinden yüksek hızlı tren hatlarına bağlıyoruz. Bunlarla birlikte kimi bağlantı kimi ana hat olmak üzere pek çok hızlı ve yüksek hızlı demir yolu projesiyle ilgili çalışmalarımız sürüyor. Ne diyorduk? Durmak yok, yola devam. Görüldüğü gibi ülkemizi demir ağlarla örmeye devam ediyoruz.”
Ayrıca çeşitli kurumların, belediyelerin ve özel sektörün çeşitli yatırımların açılışlarını yapacaklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitemizin Diş Hekimliği Fakültesinin, Tıp Fakültesinin, Eğitim Fakültesinin ve Sağlık Meslek Yüksekokulunun resmî açılışlarını da bugün gerçekleştiriyoruz. Biz elimiz boş gelmedik. Elimiz dolu dolu geldik. Gençlik ve Spor Bakanlığı’mız tarafından çeşitli ilçelerimizde tamamlanan futbol sahalarını, yurtları, spor salonlarını, gençlik merkezini de buradan hizmete açıyoruz. Toplu Konut İdaremiz tarafından inşa edilen Kırbağı Mahallesi’ndeki 515 konutu, altyapısı ve çevre düzenlemeleriyle birlikte buradan resmen hizmete alıyoruz. Karaman Adalet Sarayı’nın, Hatice ve Hakkı Polat Huzurevinin, Güldere köyü iskân çalışmalarının, İl Özel İdaremiz tarafından tamamlanan çeşitli yatırımların, tarım yatırımlarının, sulama, toplulaştırma ve taşkın koruma yatırımlarının, enerji altyapılarının, aile sağlığı merkezlerimizin, sağlık kompleksimizin, jandarma karakolumuzun açılışlarını da buradan gerçekleştiriyoruz.”
Ayrancı-Erdemli yolu ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğünce tamamlanan restorasyon çalışmalarının da açılışlarını yapacaklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partili başkanlar tarafından yönetilen Karaman Belediyemizin yol düzenleme ve asfalt, Ayrancı Belediyemizin hizmet binası, atık su arıtma tesisi, yürüyüş yolu, Güneyyurt Belediyemizin içme suyu projelerinin açılışlarını da buradan gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Partili Başyayla, Akçaşehir, Su Durağı ve Kazancı belediyelerinin de yapımı tamamlanan hal, düğün salonu, altyapı, konut, içme suyu gibi çok sayıda projenin açılışlarını da yaptıklarını söyledi.
Özel sektör tarafından Karaman’a kazandırılan ve bu yıl tamamlanan altı tesisi de hizmete açtıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm eser ve hizmetlerin toplam yatırım bedelinin 2 milyar 311 milyon lirayı bulduğunu bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, eser ve hizmetlerin Karaman’a hayırlı olmasını diledi.
“ÜLKEMİZİ DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ ARASINA SOKMAK İÇİN GECE GÜNDÜZ GAYRET GÖSTERİYORUZ”
Yola çıktıklarından bu yana Karaman’ın hep yanlarında olduğunu, kendilerinin de Karaman ile yürüdüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kentin bütün sevgilere layık olduğunu belirtti.
Siyasetlerinin eser ve hizmet siyaseti olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatları boyunca hep “Halka hizmet Hakk’a hizmettir” anlayışıyla çalıştıklarını söyledi.
Hedeflerinin büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmek olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmak için gece gündüz gayret gösteriyoruz. Bizim vizyonumuz, evlatlarımıza gururla sahip çıkacakları bir Türkiye bırakmaktır. Ülkemize kazandırdığımız güçlü demokrasi ve kalkınma altyapısı üzerinde inşallah tüm bunları da gerçekleştireceğiz. Sizler de takip ediyorsunuz. Dünya yeni ve tarihî bir değişimin sancılarını çekiyor. Küresel finans kriziyle başlayan, koronavirüs salgınıyla tamamen gün yüzüne çıkan bu değişimi yakalamakta kararlıyız. Geçmişte önce tek parti faşizmi eliyle ülkemizin önünü kestiler. Ardından darbeler ve destekledikleri vesayet güçleriyle ayağımıza prangalar vurdular. Türkiye’yi kendi içine kapatmak için nice siyasi ve sosyal kaos tuzakları kurdular. Rahmetli Menderes’ten rahmetli Özal’a ve merhum Erbakan’a kadar bu kısır döngüyü kırmak isteyen herkesi de bir şekilde saf dışı bıraktılar. AK Parti’nin 20 yıla yaklaşan kesintisiz iktidarı döneminde biz işte bu oyunların her biriyle teker teker yüzleştik, mücadele ettik. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu mücadelelerin hepsinden de alnımızın akıyla çıktık. Siz destek verdiniz, yanımızda durdunuz.”
“HER ALANDA ÇAĞ ATLATACAK YATIRIMLARLA TÜRKİYE’Yİ BÜYÜTTÜK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden ticarete her alanda çağ atlatacak yatırımlarla ülkeyi büyüttüklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin hizmet altyapısını, hem geçmişin eksiklerini telafi edecek hem de bizi hedeflerimize yaklaştıracak şekilde geliştirdik. Kim derdi ki 20 yıl önce Konya’dan Karaman’a yüksek hızlı tren gelecek. İnanır mıydınız? Yaptık mı? Şimdi kaptan köşküne geçtim, pilotla beraber yüksek hızlı treni kullandık. Rabbim sana sonsuz hamdüsenalar olsun. Demek ki oluyormuş. Azmedersen olur çünkü benim Karamanlı kardeşlerime bu layık. Buradan Konya’ya, Ankara’ya yüksek hızlı tren ile gideceksiniz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin hak ve özgürlük alanlarını genişlettiklerini, refah düzeyini Cumhuriyet tarihinin en üst seviyesine getirdiklerini söyledi.
AK Parti öncesi Türkiye ile bugünkü Türkiye’nin mukayesesini yapan herkesin bu gerçekleri göreceğini, kabul edeceğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Nankörleri koy bir kenara. Takdir eden eder. Eski Türkiye özlemcilerinin çıkardıkları gürültüye bakmayın, aslında eski Türkiye’nin ne olduğunu en iyi onlar biliyor. Milletimiz istikrar ve güven ikliminde ülkenin kaderini onlara teslim etmedi ve etmeyecektir. İktidar ümitlerini ülkeyi yeniden siyasi ve sosyal kaos günlerine geri döndürmeye bağlamalarının sebebi işte budur. Varsın ülke batsın, bitsin, yangın yerine dönsün. Varsın millet, sefalete, huzursuzluğa, umutsuzluğa gark olsun. Yeter ki bunların gemileri yürüsün. Dertleri bu.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 seçimleri için teşkilatlardan ve alandaki vatandaşlardan kapı kapı dolaşıp çalışmaları için söz aldı.
Karaman’ın her zamanki gibi başarısını en yüksek seviyeye çıkaracağına inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Ülkemizde maalesef böyle bir muhalefet böyle bir siyaset anlayışı hâlâ var. Yalansa yalan, dolansa dolan. Hepsi bunlarda. Şimdi bunların bir de Tabipler Birliği var. Ya bunlar ne kadar yalancı ne kadar cambaz ya. Erciyes Üniversitesi, büyük bir kadroyla TURKOVAC aşısını üretiyor, icat ediyor. Adamlar ‘Böyle bir şey yok’ diyor. Siz ne sahtekârsınız, ne yalancısınız ya. Madem biliyorsunuz da Tabipler Birliği olarak bugüne kadar bir eseriniz var mı? Yok, ama yapana da hep taş koydunuz. Sahtekârlar. Şehir hastanelerini yaptık, eğitim araştırma hastanelerini yaptık. Tarihimizde Bay Kemal’in Savaş Ay’ın programında gösterdiği gibi o rezil hastanelere vatandaşımızı mahkûm etmedik. Tabipler Birliği olarak o rezilliklerin olduğu zamanlarda hiç sesiniz çıkmadı. Bu sahtekârlar, bu cambazlar, maalesef hastanelerde rehin alınan vatandaşımın haklarını bir gün savunmadı. Biz o dönemleri de yaşadık, zor mücadeleyi verdik. Bunlarda utanma yok. Şehir hastanelerinin benzeri sizin geçmişinizde, tarihinizde var mı? Bunları AK Parti iktidarı olarak Türkiye’nin dört bir yanına yaptık, yapmaya da devam ediyoruz, edeceğiz. Çünkü benim vatandaşıma bunlar layıktır, bunlar yakışır. 2023’te büyük ve güçlü Türkiye’nin yükselişinin müjdesini verirken bu çarpık zihniyeti de tarihin tozlu raflarına havale edeceğiz. Bunun için bugünden başlayarak seçim gününe kadar hep birlikte çok çalışmamız gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kapı kapı dolaşacaklarını, genci, kadını, işçisi, esnafı, çiftçisi ile milletin her bir ferdine gerçekleri anlatacaklarını ifade etti.
“BAŞKA TÜRKİYE YOK”
Kimin ülkenin ve milletin aydınlık geleceği için gecesini gündüzüne kattığını, kimin ülkenin ve milletin felaketinden medet umduğunu herkese göstereceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şehit yakınlarına söven, millî hassasiyetlerini dile getiren insanlarımıza hakaret eden haysiyetsizlerin gerçek yüzlerini sergileyeceğiz. Terör örgütünün aparatı olan partiyi, belediyelerde olduğu gibi hükûmette de ülkenin başına bela etmeye çalışanların riyakârlıklarını anlatacağız. İstanbul’da CHP belediyesi ne yapıyor? Bakıyorsunuz anlaşma yapmışlar. Ne yazık ki terör örgütünün aparatları olarak da bunlar İstanbul Büyükşehir Belediyesinde istihdam ediliyor. Aynısı Ankara’da, aynısı değişik yerlerde. Ülkeyi, asırlık tasallutlarından kurtarmak için bunca yıldır ter döktüğümüz küresel siyaset ve para baronlarına teslim etmeye kalkanların sinsi oyunlarını da deşifre edeceğiz.”
Türkiye’yi hedeflerinden uzaklaştırmak isteyenlerin ve son dönemde pek çok yerde örnekleri yaşanan kargaşa ile parçalanma iklimine sokmanın peşinde koşanların ihanetlerini ortaya sereceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, durmayacaklarını ve daha çok çalışacaklarını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dün, Gezi olaylarındaki meselenin ağaç, 17-25 Aralık kumpasındaki meselenin adalet, 6-8 Ekim olaylarındaki meselenin Kobani olmadığı artık şüpheye mahal bırakmayacak kadar kesinleşmiştir. Bütün bunlar, ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin birliğini, devletimizin gücünü parçalayarak vatan topraklarında ve bölgemizde kurulmaya çalışılan kirli bir tezgâhın yolunu açma gayesi güdüyordu. Bölgemizdeki pek çok ülkede başarıyla uygulanan bu senaryo Türkiye’de milletimizin dirayetine, ferasetine, cesaretine çarparak paramparça oldu.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “tek millet” diyerek Türkiye’nin zenginliğin işaretleri olarak görülen köken, inanç ile meşrep renkleri üzerinden büyüdüğünü, “tek bayrak” diyerek şehitlerin emaneti, istiklalin sembolü olan bayrağın ilelebet dalgalanacağını, “tek vatan” diyerek her karışı şehit kanlarıyla sulanan bu topraklardan tek bir çakıl taşı bile kopartılamayacağını, “tek devlet” diyerek vatan toprakları üzerinde 2 bin 200 yılı aşkın bir maziye sahip devlet geleneğinin son halkası olan Türkiye Cumhuriyeti’nden başka bir yapıya müsaade etmeyeceklerini gösterdiklerini söyledi.
Bundan sonra da aynı anlayışla millete hizmet etmeye, Türkiye’ye eser kazandırmaya devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan kalabalıkla birlikte “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’den başka Türkiye yok ve hedef 2023, ardından 2053 ve bu 20 yıllık birikimi evelallah kimseye kaptırmayacağız. Bizim bu ülkeden başka bir vatanımız yok, bunu yaşayacağız. Bizim bu devletten başka devletimiz yok. Çünkü bizim Allah’tan başka teslim olacak, milletten başka yaslanacak, sizlerden başka güvenecek yerimiz yok” diye konuştu.
“MARUZ KALDIĞIMIZ GİZLİ AÇIK NİCE AMBARGOLARA, OYUNLARA RAĞMEN YOLUMUZDA YÜRÜMEYE DEVAM ETTİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın döneminde, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada yaşanan sıkıntıların Türkiye’nin sahip olduğu imkânların önemini bir kez daha gösterdiğini belirterek Türkiye’nin bu süreçte ne sağlık hizmetlerinde ne gıda güvenliğinde ne sosyal yardımlarda ne de istihdamda ciddi bir sıkıntı yaşamadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tam tersine dünyadaki gelişmeleri, ülkemizi ekonomide tarihî bir sıçramanın vesilesi hâline dönüştürecek adımları attık. Bilindiği gibi son sekiz, dokuz yıldır ülkemizin yaşadığı her saldırının ekonomik bir boyutu var. Maruz kaldığımız gizli açık nice ambargolara, nice oyunlara rağmen yolumuzda yürümeye devam ettik. 2018’den itibaren ekonomimiz doğrudan hedef alınmaya başlandı. Aldığımız tedbirlerle bu saldırıların yurt dışı ayaklarını önemli ölçüde kestik. Bu defa da ülkemiz içinde piyasalarda döviz kuru üzerinden başlatılan tedirginliklerle aynı oyun sürdürülmeye başlandı. 20 Aralık’ta ne yaptık. 20 Aralık’ta da bunların ayaklarını çektik mi? Ne oldu? Bir anda döviz aşağıya inmeye başladı mı? Siz bizim yanımızda olduğunuz müddetçe evelallah ‘Durmak yok, yola devam’ diyoruz. Siyasi muhalefet adına bu kirli senaryoya gönüllü figüranlık yapanların, gavurun kılıcını çalanların, yeminli Türkiye düşmanlarının değirmenlerine su taşıyanların bu süreçte sergiledikleri çirkin niyeti ben sizlerin takdirine bırakıyorum ve 20 Aralık bir dönüm noktası oldu. Açıkladığımız tedbir paketleri ve hemen ardından hayata geçirdiğimiz uygulamalarla bu oyunu da ne yaptık, bozduk. Bu sıkıntılı dönemde yaşanan fahiş fiyat artışları ve yükselen enflasyon yüzünden vatandaşımızın canının yandığını da biliyoruz. Kurdaki müsilajı temizlediğimiz gibi enflasyondaki müsilajı da en kısa sürede ortadan kaldıracağız. Ekonomik gerekçelere dayanmayan fahiş fiyat artışlarıyla insanımızın alım gücünü düşürenlerin de gözlerinin yaşına bakmayacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa bir süre içinde tüm bu karmaşayı düzene sokmuş, dengesizlikleri ortadan kaldırmış olacaklarını ve ülkenin, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine odaklanmasını sağlayacaklarını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi her alanda kalkındıracaklarını ve güçlü altyapısını daha da geliştireceklerini ifade etti.
“BİZ ESERLERİMİZLE KONUŞUYORUZ”
Yapılan yatırımlarla geçmişte şehirleri kalkındırdıkları gibi şimdi de ekonomide aynısını yapacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” dizelerine atıfta bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz eserlerimizle konuşuyoruz ve eserler bizim ispatımızdır. Son 20 yılda Karaman’a 20 milyar lira tutarında yatırım yaptık. Eğitimde 2 bin 23 adet yeni derslik inşa ettik, 15 bin 500 yükseköğrenim öğrencisi ile 766 akademik personeliyle şehrimize hizmet veren Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesini kim kurdu? Biz kurduk biz. Gençlik ve sporda 6 bin 140 kişi kapasiteli yükseköğrenim yurt binaları açtık. Şehrimizde 2002’de sadece 4 olan spor tesisi sayısını şimdi 38’e çıkardık. Sosyal yardımlarda genel sağlık sigortası desteğinden doğum yardımına, elektrik tüketim desteğinden öksüz yetim yardımlarına, muhtaç asker ailesi yardımına kadar birçok farklı kalemde toplam 832 milyon lira tutarında yardım yaptık. Sağlıkta altısı hastaneden oluşan toplam 18 sağlık tesisi inşa ettik. Çevre ve şehircilikte TOKİ eliyle 4 bin 76 konut ve 302 Tarımköy konutuyla dükkânlar, okullar, ticaret merkezleri, hastaneler, yurtlar, camilerden oluşan 33 sosyal donatı alanını vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Hâlen 2 bin 130 konutun ve 16 sosyal projenin inşasına devam ediyoruz. Aktekke Millet Bahçesi çalışmalarımızda sona yaklaştık. İnşallah en kısa sürede sizlerin hizmetine sunacağız. Ulaştırmada Karaman’ın 19 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğunu 151 kilometre ilaveyle 170 kilometreye çıkardık. Yapımı süren Karaman çevre yolunu, Ermenek-Mut yolu, Çamlıca heyelan ıslahını bu yıl, Karaman-Bucakkışla-Ermenek Yolu’nu, Taşkent-Alanya yolu ve Sertavul Tüneli ile Medreselik viyadüğünü ise seneye tamamlıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün açılışı yapılan hızlı tren projesiyle Karaman’ın, Konya’nın yanı sıra Ankara, İstanbul, Eskişehir ağlarıyla da buluştuğunu, aynı zamanda şehrin, yapımı süren Sivas, Niğde-Ulukışla, Adana, Gaziantep ve diğer hızlı tren projelerinin tamamlanmasıyla bu hat üzerinden ülkenin dört bir yanına hızlı trenle bağlanmış olacağını söyledi.
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE KARAMAN’I ÇOK DAHA BÜYÜK HİZMETLERLE BULUŞTURMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Tarım ve ormancılıkta Karaman’a sekiz baraj, sekiz gölet, on sulama tesisi, dokuz hidroelektrik santral ve bir yeraltı depolaması inşa ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sarıveliler Arkbendi Barajı ile bin 300 dekar araziye, Başyayla Üzümlü Göleti ve Yılangömü Göleti ile de bin 730 dekar araziye bereket getirdiklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karaman’da bugüne kadar sulamaya açtıkları alanın 122 bin dekarı bulduğunu belirterek şöyle devam etti: “İnşaat safhasında yer alan yedi sulama tesisi ile Karaman’da 13 bin dekar araziyi daha suyla buluşturuyoruz. Şehrimize memba kalitesinde içme suyu getirdik. Karamanlı çiftçi kardeşlerime bugüne kadar 1,2 milyar liralık tarımsal destek ödemesi yaptık. Karaman Enerji İhtisas Endüstri Bölgesini kurduk. Vereceğimiz kredi desteğiyle bu yılsonu itibarıyla Karaman Organize Sanayi Bölgesi Arıtma Projesi tamamlanarak sanayicilerimizin hizmetine sunulacak. Enerjide Karaman, Ermenek, Kazımkarabekir’i doğal gaza kavuşturduk. İnşallah önümüzdeki dönemde Karaman’ı çok daha büyük hizmetlerle buluşturmayı sürdüreceğiz.”
“ÜLKEMİZİ DÜNYADA HAK ETTİĞİ YERE, MİLLETİMİZİ HAK ETTİĞİ REFAHA KAVUŞTURACAĞIZ”
Ülkeye kazandırdıkları her eserin, yaptıkları her yatırımın, sonuçlandırdıkları her projenin, elde ettikleri her başarının birilerini rahatsız ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ilimize üniversite açıyoruz, okullar yapıyoruz, evlatlarımızı istismar edemedikleri için üzülüyorlar. Her şehrimizi hastanelerle, sağlık tesisleriyle donatıyoruz. Milletimizin sağlığıyla ilgili hassasiyetlerini istismar edemedikleri için çıldırıyorlar. Ülkemizin dört bir köşesini bölünmüş yollarla, otoyollarla, köprülerle, tünellerle, havalimanlarıyla, tren hatlarıyla birbirine bağlıyoruz. Felaket tellallığı yapamadıkları için kıvranıyorlar” diye konuştu.
Milyonlarca vatandaşa çalışacak iş, geleceğine güvenle bakabileceği imkân sağladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece 2021’de 2 milyon işsize iş temin ettik” dedi.
Sapkın ideolojilerine malzeme bulamayan söz konusu çevrelerin kahrolduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Terörün kökünü kazıdık mı? Gabar’da kazıdık mı? Tendürek’te kazıdık mı? Cudi’de kazıdık mı? Bestler Deresi’nde kazıdık mı? Artık o sokaklara çıkılmayan, Güneydoğu’da, Doğu’da huzur var. İstiyorlar ki darbe girişimi mi oldu, başarıya ulaşsın ve ülkede demokrasi ortadan kalksın. Ey Bay Kemal sen tankların arasından kaçıp gidebilirsin? Biz ise milletimizle buluşuyoruz. Biz milletimizle beraber olduk 15 Temmuz’da ve bugün de beraberiz işte Karaman’da olduğu gibi yarın da beraberiz. İstiyorlar ki terör örgütleri üzerimize mi saldırıyor, her taraf ateşe ve kana bulansın, milletin huzuru kaçsın. İstiyorlar ki salgın hastalık mı baş gösterdi, insanlar sokaklarda kıvranarak feryat etsin, halkın sabrı taşsın. İstiyorlar ki ekonomide beklenmedik bir dalgalanma mı yaşandı, herkes işinden ve aşından olsun, isyan başlasın. İstiyorlar ki uluslararası alanda ülkemize karşı bir cephe açıldı, Türkiye ablukaya alınsın, müdahaleye açık hale gelsin. Biz işte buradayız. Bütün onlarla mücadele ede ede, bu habis zihniyetle çarpışa çarpışa ülkemizi bugünlere getirdik. Allah’ın izniyle bugün yaşadığımız sıkıntıları da en kısa sürede aşarak ülkemizi dünyada hak ettiği yere, milletimizi hak ettiği refaha kavuşturacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdareciler Günü Programı’nda yaptığı konuşmada, “Bizim devlet tasavvurumuz hiçbir zaman maddeye dayalı bir anlayış üzerine inşa edilmedi. Tam aksine mana ve muhtevaya önem veren adalet ve vicdan üzerine bina edilen bir değerler silsilesinin tezahürü oldu. Merhum Aliya İzzetbegoviç, ‘İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşya ile bir tutan her şey gayri insanidir’ diyor. Bizim de devlet anlayışımızın öznesi insandır, insanlık onurudur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen İdareciler Günü Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Fedakârca görev yapan mülki idare amirlerinin 10 Ocak İdareciler Günü’nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilere, vali yardımcılarına ve kaymakamlara bugüne kadarki hizmetleri için teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, görevi başında şehit olan veya vefat eden mülki idare amirlerine rahmet diledi.
Devletin, ortak hedefler etrafında kenetlenen milletlerin akıl ve iradesinin tecessüm ettiği bir teşkilat olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk devlet geleneğinin; binlerce yıllık bir aklın, birikimin, tecrübenin ürünü olduğunu belirtti.
“DEVLET TASAVVURUMUZ HİÇBİR ZAMAN MADDEYE DAYALI BİR ANLAYIŞ ÜZERİNE İNŞA EDİLMEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim devlet tasavvurumuz hiçbir zaman maddeye dayalı bir anlayış üzerine inşa edilmedi. Tam aksine mana ve muhtevaya önem veren, adalet ve vicdan üzerine bina edilen bir değerler silsilesinin tezahürü oldu” dedi.
Merhum Aliya İzzetbegoviç’in, “İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşya ile bir tutan her şey gayri insanidir” sözlerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim de devlet anlayışımızın öznesi insandır, insanlık onurudur. İşte bu yüzden insanlık ittifakı diyoruz. Bu yüzden mazlumların derdine derman olmaya çalışıyoruz. Bu yüzden ‘Türkiye, umudun adıdır.’ diyoruz. Mülki idaremiz işte bu geleneğin bir devamıdır. Orhun Yazıtları’nda geçen şu söz bu tasavvurumuzun güçlü bir yansımasıdır. ‘Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe Türk milleti ilini ve töresini koruyacaktır.’ Bu inançla yoğrulan Türk mülki idaresi halkın huzurunu, refahını ve güvenliğini tesis eden köklü bir müessesedir” diye konuştu.
Vilayetlerde Reis-i Cumhuru temsil eden valilik makamının ise devletin milletle bütünleştiği yegâne nokta olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin dininin adalet olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tarih boyunca adaleti esas alan bir devlet anlayışının bugünkü müntesipleri olarak şunu hiçbir zaman unutmayınız. Valilik milletin derdine derman olma makamıdır. Valilik devletin halka uzanan elidir. Vicdan ve merhamet mevkiidir. Bu düstur valilik makamının nüvesidir. Burada şunu da özellikle vurgulamak isterim. Sizler halkımızın gönlünde yer bulan onların talep ve ihtiyaçlarını merkeze taşıyan köprüler konumundasınız. Daima ulaşılabilir, çözüm odaklı ve samimi bir yaklaşım sergilemek valilik makamının temel ilkelerindendir. Unutmayınız ki milletin hayır duası devletin en güçlü hazinesidir. Allah korusun, milletin bedduasını alan ise ne bu dünyada ne de ahirette iflah olur. Bir diğer husus şudur, sadece günlük hesaplar peşinde koşmak bize yakışmaz. Devletimizin kurucu kodlarında buna hoş bakılmaz.”
Devlet geleneğinin geleceği inşa eden bir anlayış üzerine kurulu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı vizyonunun da işte bu geleneğin bir tezahürü olduğunu belirtti.
Binlerce yıllık kadim devlet anlayışının tıpkı askeriye gibi idarecilik ve teşkilatlanma alanında da dünyaya örnek olacak bir birikiminin taşıyıcısı olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hem merkezi yönetim anlayışı hem de mahallî idare teşkilatı bakımından önemli bir müktesebatın ve tecrübenin sahibi olduğunu söyledi.
Adil, müessir, müşfik, emin ve istikrarlı bir idare kabiliyetinin Türk milletinin adeta doğuştan gelen özelliği olduğunu ve tarihin bu gerçeğin sayısız örnekleriyle dolu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İdare kabiliyetimiz teşkilatlanma boyutuyla sınırlı kalmamış, milletimize ve şehirlerimize de önemli değerler kazandırmıştır. Türkistanlı büyük mütefekkir Farabi, Medinetü’l Fazıla isimli eserinde şöyle diyor, ‘En üstün iyilik ve en büyük mükemmelliğe ilişkin ancak şehirde ulaşılabilir, şehirden daha eksik olan bir toplulukta ulaşılamaz.’ Eğer doğudan batıya, kuzeyden güneye, ülkemizin tamamında iyiliği, refahı, kalkınmayı, kardeşliği ve adaleti hâkim kılmak istiyorsak, işe önce şehirlerimizden başlamamız gerekiyor. Üstelik bu denli zengin bir medeniyete güçlü tarihi ve beşeri bağlarımızın olduğu bu kadar geniş bir gönül coğrafyasına sahip bir ülke olarak bu bizler için ihtiyaçtan öte bir zorunluluktur.”
Mülki idare amirlerine çok önemli görevler düştüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilerden öncelikli beklentilerinin devletin kendilerine olan emaneti, imkân ve kaynaklarını şehirlerin faydasına olacak biçimde kullanmaları olduğunu kaydetti.
Valilerden görev, yetki ve sorumluluk alanlarında bulunan işleri hızlı, etkin ve verimli bir şekilde ifa etmelerini beklediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yetim, öksüz ve kimsesizler başta olmak üzere devletin şefkatine ihtiyaç duyan tüm kesimlerin yanında olmanızı istiyoruz. Daha önce de farklı vesilelerle dile getirdim. Mülki idare amirliği sabah 8, akşam 6 arasında yapılacak bir görev değildir. Sizin vatandaşla hemhâl, hemdert ve hem dem olmanız da beklenir. Her birinizden makam odalarınıza sıkışıp kalmamanızı, gönlünüzü de kapılarınızı da telefonlarınızı da vatandaşlarımıza açık tutmanızı özellikle rica ediyorum. Hizmet ettiğiniz şehirlerde hak ve hukuku gözetmeniz, inancına, hayat tarzına, kökenine, mezhebine bakmadan vatandaşımıza eşit muamele etmeniz şüphesiz vazgeçilmez yaşam tarzımız olmalıdır.
Ne tek parti faşist zihniyetinin ne de hafızalarımızda derin yaralar açan 28 Şubat dönemi uygulamalarının günümüz Türkiye’sinde yeri yoktur. Baskının, ayrımcılığın, millete karşı efendilik taslamanın meşru sayıldığı günler artık geride kalmıştır. Allah’ın izniyle biz bu makamlarda bulunduğumuz müddetçe kimse o kötü günleri geri getiremeyecektir. Kerim devlet anlayışımızı hakkıyla tatbik eden personeline ve vatandaşlarımıza tepeden bakmayan, ilçe, köy ve mahalleleriyle şehrinin tamamını kucaklayan valiler, bizim görmek istediğimiz idarecilerdir.”
Bir anekdota dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hazreti Ali Efendimiz Mısır’a atadığı Vali Eşter en-Neha-i’ye yazdığı mektupta bakınız hangi nasihatlerde bulunuyor. ‘Bil ki ey malik, sen daha önceki yöneticilerin durumlarına baktığın gibi insanlar da senin durumuna bakacaktır. Halka karşı merhametli olmayı, sevgi ve iyilikte bulunmayı kendine şiar edin. Kesinlikle onların malını ganimet bilen yırtıcı bir canavar olma. O insanlar iki sınıftır. Birincisi dinde kardeşin, ikincisi ise yaratılışta senin eşindir. İnsanlara, yakınlarına, ailene ve insanlar arasında özel sevgi beslediğin kimselere karşı adaletli davran. Böyle yapmadığın takdirde zulmetmiş olursun. Allah’ın nimetini tahrif eden şeyler içinde zulümden daha güçlüsü yoktur. Kuşkusuz Allah, mazlumların ahını duyandır, zalimleri de gözleyendir. Sana en sevimli gelen şeyler şunlar olsun; Hak hususunda orta yolu tutmak, adaleti herkese yaymak ve halkın rızasını kazanmak. Şüphesiz ki çoğunluğun öfkesi azınlığın rızasıyla azınlığın öfkesi de çoğunluğun rızasıyla kaybolup gider.’ Kıymetli valilerimiz, çağları aşan hikmet dolu bu sözler, bizim pusulamız olduğu gibi işlerinizde size de rehberlik etmelidir. Bizim ve milletimizin idealindeki mülki idare amiri işte bu hasletlerle mücehhez yöneticilerdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim ve gençlik projelerini hayata geçirerek, sosyal yardım faaliyetlerini aksatmayarak, teknolojiyi ve iletişim araçlarını etkin bir şekilde kullanarak şehirlere yeni ufuklar, yeni alanlar açmanın mülki idare amirlerinin görevi olduğunu hatırlattı.
Türkiye’nin deprem başta olmak üzere doğal afet riskiyle yaşayan bir ülke olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, en son 6 Şubat’ta asrın en büyük tabii afetlerinden biriyle yara alındığını, kriz ve afet yönetiminin ne kadar mühim olduğunu net biçimde gördüklerini söyledi.
Bir daha benzer durumlarla karşılaşmamak için hükümet olarak gereken her türlü tedbiri aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sürecin aynı zamanda hızlı karar alabilen, çok boyutlu düşünebilen, elini taşın altına koyabilen idarecilerin değerini de gösterdiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir adım atmadan önce merkezden talimat bekleyen, gönüllere, hanelere, kalplere giremeyen kimi yöneticiler maalesef devletimizin çabalarına da gölge düşürdü. Bu hakikati İbn-i Firuz, beş asır evvel şu cümlelerle dile getirmiştir, ‘Gerçekte işe yaramaz kötü memurların yaptıkları zarar, vücutta insana yaramayan gıdaya benzer. İnsan bu gıdadan azar azar yer ve midesinde zararlı bir karışım meydana gelir. Zamanla artan bu madde sinirlere, damarlara da tesir ederek insanı hasta eder. Kuvvetten düşen kişi doktora gitmeye mecbur kalır fakat doktor da buna çare bulamaz ve kişi bir türlü rahat yüzü göremez. Belki uzun süren bir ilaç ve tedavi sürecinden sonra kişi iyileşebilir.’ Buradan anlaşılmalıdır ki görevini doğru yapmayan memurların halka bir günde verdikleri zararı adaletli bir sultanın belki de uzun süren adaletli yönetimi bile gideremez. Sizin sorumluluğunuz işte bu derece önemli, kritik ve hassastır. Dolayısıyla illerimizde şahsımı temsilen görev yapan siz valilerimize çok hayati vazifeler düştüğünü bugün bir kez daha hatırlatmak istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilerden rehberlik, teftiş ve denetim faaliyetlerinin yerine getirilmesine dair genelgenin gereklerini yakından takip ve koordine etmesini de beklediğini söyledi.
Bölgede çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 910 kilometrelik sınırı olduğu Suriye’de meydana gelen hadiselerin ülkeyi her açıdan ilgilendirdiğini vurguladı.
Suriye’de 61 yıllık Baas diktatörlüğünün çökmesinin ve 13 yıl süren katliamın sona ermesiyle artık yeni bir döneme girildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sednaya Hapishanesi’nden yansıyan vahşet görüntüleri, Suriye’de yıllardır nasıl insanlık dışı bir zihniyetin hüküm sürdüğünü göstermiştir. Azgın ve zorba bir azınlığın mazlum çoğunluğa karşı uyguladığı baskının, kanlı ve çirkin yüzü ortaya çıkmıştır. Gün geçmiyor ki ülkenin bir şehrinden toplu mezar çıkmasın. Gün geçmiyor ki Baas rejiminin barbarlığına dair bir delil bulunmasın. Hemen her gün insanlık adına, insani değerler adına gerçekten utanç ve dehşet verici haberlerle karşılaşıyoruz. İnsani kayıpları bir tarafa bırakıyor sadece 13 yıllık katliam politikasının bu ülkeye verdiği zarar 500 milyar doları aşıyor. Suriye’yi ziyaret eden ekiplerimiz de sahadaki tablonun tahmin edilenden çok daha kötü olduğunu ifade ediyor.”
Suriye’nin yeniden inşası için fiziki altyapının, ekonomik ve sosyal düzenin kapsamlı bir şekilde ıslah edilmesi gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik kalkınma projeleri, sağlık ve eğitim altyapısının oluşturulması, tarım ve sanayinin canlandırılması gibi uzun vadeli stratejilerin bu sürecin olmazsa olmazları olduğunu söyledi.
“İNSANİ POLİTİKAMIZA ZARAR VERECEK YAKLAŞIMLAR İÇİNDE OLMAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kendini toparlayabilmesi için Arap ve İslam âleminin destekleri yanında belli bir zamana da ihtiyaç duyduğunun dile getirerek, “Uluslararası toplumun bu sürece daha fazla katkı sağlaması mühimdir. Türkiye olarak, biz de tüm planlarımızı bu gerçekler ekseninde yapıyoruz. Ana muhalefet partisi genel başkanının, ‘Esed gitti, sığınmacılar da gitsin’ ifadesi vicdansızlıktan öte bir kara cehalet örneğidir. Biraz dış politika, biraz ekonomi, biraz savaş tarihi okuyan bir kişi açık söylüyorum, böyle bir cümle kurmaktan utanır, hicap duyar” ifadelerini kullandı.
Savaşın ve zulmün pençesinden kaçan Suriyeli mazlumlara 13 yıl boyunca kol kanat gerdiklerinin, şefkat ve merhametle kucak açtıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefetin, onları geldikleri yere kovmanın hep gayreti içerisinde olduğunu belirterek, “Biz ensarız, onlar muhacirdir’ dedik. Dolayısıyla ‘Bizim medeniyetimizde ensar olarak muhacirleri kovmak asla yer etmez’ dedik” ifadelerini kullandı.
Milletin asil karakterine uygun şekilde büyük bir alicenaplık göstererek, ensar şuuruyla Suriyeli muhacirlere destek olduğunu, insanlık tarihine altın harflerle geçen bir dayanışma seferberliğine hep birlikte imza attıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hatta bu uğurda şahsım, siyasi bedel ödemeyi dahi göze aldım. 14-28 Mayıs seçimleri döneminde karşımızdaki adayın ırkçı siyasetini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Tüm bunlara rağmen bize canlarını, namuslarını ve onurlarını emanet eden mazlumlara sırtımızı dönmedik. Kimsesizlerin kimsesi olan bu necip millete, ‘Boraltan Köprüsü faciası utancını bir kez daha yaşatmayacağız’ dedik ve hamdolsun yaşatmadık. Suriyeli kardeşlerimize 13 yıl boyunca nasıl samimi ev sahipliği yaptıysak bundan sonraki süreçte de aynı hassasiyetle hareket edeceğiz. Gönüllü, güvenli ve düzenli geri dönüşleri yine bize yakışan, tarihimize, inancımıza ve kültürümüze yakışan bir anlayışla yöneteceğiz.
“SURİYELİLERİN EVLERİNE HUZURLA DÖNEBİLMELERİ BİZİM İÇİN İNSANİ BİR GÖREV”
Muhalefet veya ırkçı çevreler ne derse desin, ekonomimize, ticaretimize, üretimimize ve 13 yıllık insani politikamıza zarar verecek yaklaşımlar içinde olmayacağız. Bir defa şunun bilinmesini isterim, Türkiye’nin en kritik seçimlerinde, siyasi geleceğimizi riske atma pahasına sergilediğimiz duruşa kimsenin leke bulaştırmasına müsaade etmeyiz. Sahadaki aksaklıklar, kasıtlar ve hatalar sebebiyle böyle bir durumun yaşanmasına da asla müsamahayla bakmayız. Bu meseleye dair yaklaşımımız açık söylüyorum, sıfır toleranstır. Her insan kendi vatanında kök salar ve elbette orada yaşamak ister.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyelilerin evlerine huzurla dönebilmelerinin kendileri için hem insani bir görev hem de bölgesel istikrar açısından stratejik bir öncelik olduğunu söyledi.
Gönüllü olarak yurtlarına dönmek isteyen Suriyelilere her türlü kolaylığı sağladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimseyi zorla göndermek gibi bir yanlışa da düşmeyeceklerinin altını çizdi.
Türkiye’ye katkı yapmak isteyen, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak zenginlik katan Suriyelilerin elinden tutmaya devam edeceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte attıkları her adımın hem Suriyelilerin haklarını hem de milletin çıkarlarını koruma hedefine mahsus olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de artık yeni bir yönetimin olduğuna, Suriye’nin geleceğinin bu yönetimin ortaya koyacağı kurucu irade etrafında şekilleneceğine işaret etti.
Suriye ile ilişkilerin karşılıklı saygı ilkesi çerçevesinde sürdürüleceğini, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin sağlanmasında komşuluk hukuku bir gereği olarak üzerlerine düşen tüm sorumlulukları yerine getireceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin ilgili kurumlarıyla işbirliği içinde bu yeni sürecin başarıyla yönetilmesinde mülki idare amirlerine önemli vazifeler düştüğünü söyledi.
Özellikle sınır bölgelerindeki valilerden çok dikkatli olmalarını, süreci sahiplenmelerini ve adımlarını buna göre atmalarını beklediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gerek bizleri bu makamlara getiren milletimize hizmet, gerekse bu sürecin incelikle yürütülmesi noktasında hiçbir aksaklığın hiçbir nahoş durumun yaşanmaması için her birinizin özenli davranacağınıza inanıyorum. Ülkemizde ve bölgemizde terörün hiçbir çeşidine yer olmadığını her fırsatta vurguluyoruz. Bir süredir uyguladığımız ‘terörü kaynağında bertaraf etme’ stratejimizin meyvelerini içeride ve dışarıda toplamaya başladık. Şimdi bunu yeni araçlar ve yeni yöntemlerle devam ettiriyoruz. Amacımız ülkemizin sırtına vurulan 40 yıllık o kamburunu ilanihaye ortadan kaldırmaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye devrimi ile birlikte hem ülkemizin hem de bölgemizin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmıştır. Devletimizin uhdesinde bulunan her türlü vasıtayı her türlü imkânı kullanarak terörsüz Türkiye idealimizi inşallah gerçekleştireceğiz. Türkiye Yüzyılını kardeşliği kalkınmanın huzurun yüzyılı yapıncaya kadar sizlerle birlikte canla başla çalışacağız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vali Galip Demirel Sosyal Hizmet Ödülü’nü Ankara Vali Yardımcısı Elif Nur Bozkurt Tandoğan’a, Celalettin Tüfekçi Meslek Ödülü’nü Diyarbakır Eğil Kaymakamı Volkan Hülür’e, Şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk Üstün Hizmet Ödülü’nü Hatay Vali Yardımcısı Cafer Ekinci’ye, Şehit Kaymakam Ersin Ateş Üstün Hizmet Ödülü’nü Kilis Vali Yardımcısı Hamza Özbilgi’ye, Vali Dr. Mehmet Vecdi Gönül Güvenlik Hizmet Ödülü’nü İstanbul Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu’na takdim etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verileri, enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğumuzu tekrar teyit etmiştir. Enflasyonda düşüş trendi, inşallah, 2025 senesinde daha da hızlanacak. Bununla ilgili çok kapsamlı bir yol haritası oluşturduk” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bölgesel gelişmeler bağlamında sancılı ve sarsıntılı bir yılı geride bıraktık. Yeni beklentiler ve büyük umutlarla 2025 yılına ‘merhaba’ dedik. Yeni miladi yılın ülkemizdeki, bölgemizdeki ve dünyadaki tüm insanlar için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
“İLK GÜNDEN BERİ FİLİSTİN’DE KANIN VE KATLİAMIN DURMASI İÇİN TÜM YOLLARI DENİYORUZ”
Özellikle, tam 15 aydır tüm dünyanın gözleri önünde son asrın en barbar soykırımlarından birini yaşayan Gazzeli kardeşlerimiz için 2025 senesinin ateşkese, barışa, huzura ve feraha vesile olmasını diliyorum.
Türkiye olarak, ilk günden beri Filistin’de kanın ve katliamın durması için tüm yolları deniyoruz. Gazze halkının çektiği sıkıntıları hafifletebilmek adına Kızılay’ı, AFAD’ı, sivil toplumu ve hayırseverleriyle tam bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz. Uluslararası toplumun İsrail hükûmeti üzerindeki baskıyı arttırması için de diplomatik temaslarımızı yoğunlaştırdık.
Gazze’de barış umutlarını tekrar yeşertecek bir kapının aralanması için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Netice alıncaya kadar da buna devam edeceğiz. 1 Ocak sabahı ‘Bir Güneş Doğuyor’ sloganıyla bir araya gelen Türkiye’nin ve Türk milletinin Filistinli kardeşleriyle dayanışmasını ortaya koyan tüm vatandaşlarıma buradan hassaten teşekkür ediyorum.
“BAŞKENTİ DOĞU KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ FİLİSTİN DEVLETİ MUTLAKA KURULACAKTIR”
Yaklaşık yarım milyon kardeşimiz Gazze’nin kimsesiz ve sahipsiz olmadığını İstanbul’dan tüm dünyaya bir kez daha haykırmış, şahsımızın ve milletimizin hissiyatına tercüman olmuşlardır. Tabii burada şunu da büyük bir taaccüple ifade etmek durumundayım. Ülkemiz ve milletimiz adına iftihar verici bu sivil toplum buluşmasından, bakıyorsunuz, birileri hemen rahatsız oluyor.
Galata Köprüsü’nde vücut bulan insanlık ittifakına tepki gösterenler, açık söyleyeyim, insanlıktan nasibini almamış vicdan fukaralarıdır. Çünkü kalbinde zerre miskal merhamet olan hiç kimse insanlık vicdanının ayağa kalktığı böyle bir gaddarlık karşısında tepkisiz kalamaz. Türkiye’nin mazlumlarla dayanışma içinde olması ancak zulüm ile abad olmaya çalışan zalimleri endişelendirir, tedirgin eder, rahatsız eder.
Biz şu ilahi müjdeye tüm kalbimizle inanıyor ve iman ediyoruz; Allah, sabredenlerle beraberdir. 61 yıllık Baas zulmünün ve 13 yıllık katliamların ardından Suriye’de nasıl inanç, iman ve sabır kazanmışsa inşallah, Filistin’de de hak yerini bulacak, adalet güneşi zulmün karanlığını delip geçecektir. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip Filistin devleti mutlaka kurulacaktır. Rabbim, içinde bulunduğumuz mübarek günler hürmetine mazlum Filistin halkının yar ve yardımcısı olsun diyorum.
1 Ocak tarihi itibarıyla müşerref olduğumuz mübarek üç ayların milletimizin yanı sıra İslam âlemi ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini, dünyanın dört bir yanında eziyet çeken müstazafların acılarının dinmesinin başlangıcı olmasını Rabbim’den niyaz ediyorum.
“ÜLKEYE VE MİLLETE UZUN VADELİ FAYDA SAĞLAYACAK KALICI KAZANIMLARA ODAKLANDIK”
İktidar sorumluluğunu üstlendiğimiz 2002 yılından beri bizim siyasetteki gayemiz hep insanımıza hizmet oldu. Eser ve hizmet siyaseti diyerek kavramsallaştırdığımız bu ilkemizden hiçbir zaman ödün vermedik. Sabun köpüğü misali gelip geçici başarılara değil, ülkeye ve millete uzun vadeli fayda sağlayacak kalıcı kazanımlara odaklandık.
Siyasette de, hükûmette de, devlet idaresinde de insan ve hizmet odaklı bir yönetim anlayışına sahibiz. 2024 yılını başta dış ticaret olmak üzere birçok alanda rekorlarla, büyük başarılar ve sevinçlerle kapattık. Bölgemizde ve dünyada nükseden tüm krizlere ve olumsuzluklara rağmen 2024 yılı mal ihracatımız 2023 yılına göre yüzde 2,5 oranında artışla 262 milyar dolara çıktı.
“2025 YILINDA MAL VE HİZMET İHRACATI HEDEFİMİZİ 390 MİLYAR DOLAR OLARAK BELİRLEDİK”
Bir diğer önemli veri olan ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 5,5 puan artarak yüzde 76,1’e ulaştı. 2002 yılında bu oran yalnızca yüzde 50 seviyesindeydi. Bir başka çarpıcı oran şudur. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı 92,4 milyar dolara yükselmiştir. Hizmet ihracatında 110 milyar dolarlık hedefimizi zaten yakalamıştık. Şimdi bununla yetinmiyoruz. Gelecek sene için çıtayı biraz daha yukarı çekiyoruz. 2025 yılında mal ve hizmet ihracatı hedefimizi 390 milyar dolar olarak belirledik. İnşallah bunun da üzerinde bir ihracat rakamıyla yılı kapatacağız. İhracatçılarımızla el ele, omuz omuza vereceğiz ve Türk ürünlerinin tanınmadığı, satılmadığı, girmediği hiçbir ülke bırakmayacağız.
Ülkemize her sene yeni rekorlar yaşatan tüm ihracatçılarımızı bugün bir kez daha tebrik ediyor, kendilerinden daha fazla çaba beklediğimi burada da vurgulamak istiyorum.
“ENFLASYON VE İSTİHDAMDA ÇOK İYİ BİR NOKTADAYIZ”
İhracat tarafında bu başarı hikâyelerini yazarken enflasyon ve istihdamda da hamdolsun çok iyi bir noktadayız. TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verileri, enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğumuzu tekrar teyit etmiştir. Uyguladığımız politikalar sayesinde enflasyon aralıkta aylık bazda yüzde 1,03 olurken, yıllık bazda yüzde 44,38’e gerilemiştir.
Senelik enflasyon 2023 sonuna kıyasla 20 puan, 2024 Mayıs ayındaki zirve seviyesine göre 31 puan düşmüştür. Enflasyonda düşüş trendi, inşallah, 2025 senesinde daha da hızlanacak. Bununla ilgili çok kapsamlı bir yol haritası oluşturduk. Buna göre para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. İkincisi, maliye politikası kanalı enflasyonla mücadeleye çok güçlü destek verecek.
Üçüncüsü, bütçe imkânları el verdikçe yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz. En son akaryakıt ÖTV’sinde bunu yaptık.
“BELLİ BAŞLI ALANLARDA FIRSATÇILIĞIN OLDUĞUNU MÜŞAHEDE EDİYORUZ”
Dördüncüsü, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil, gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceğiz. Hayat pahalılığıyla ilgili milletimizin şikâyet konularının en başında, konut fiyatları ve kiralar geliyor. Bunda özellikle 6 Şubat depremleriyle beraber ortaya çıkan ilave konut talebinin şüphesiz etkisi var. Ancak belli başlı alanlarda sadece dönemsel etkilerle açıklanamayacak bir fırsatçılığın ve aşırı kâr hırsının olduğunu da müşahede ediyoruz.
2024 yılı içinde döviz kuru gibi mazeret olarak öne sürülen unsurlar stabil kaldığı hâlde bazı sektörlerde fahiş fiyatlamalar maalesef devam etti. Şöyle bir tabloya şahit oluyorsunuz. Enerji, yakıt, döviz kuru, işçilik maliyetlerinde oluşan farkla satılan ürünün veya sunulan hizmetin fiyatı arasındaki bağ kopma noktasına gelmiş.
İşçilik maliyetinde yaşanan artışla ürüne yansıyan fiyat farkı arasında da aynı şekilde kimi zaman uçurum oluşuyor. Mesela asgari ücretteki artış sebebiyle maliyet belki 2-3 birim artarken bu artış bahane edilerek fiyatlara 5 birim, 10 birim zam yapılabiliyor.
Bu fiyatlama davranışının ekonomik sebeplerden ziyade açgözlülükten, tamahkârlıktan ve vicdansızlıktan kaynaklandığı aşikârdır. Tabii ki işini düzgün yapan, helalinden kazanan, dürüst, ahlaklı, vicdanlı işletmelerimiz çoğunluktadır ve bunlar sözlerimizin muhatabı değildir. Biz de zaten bu kardeşlerimizi tenkit değil, ancak takdir ve taltif ederiz.
Partimizin Bursa İl Kongresi’nde yaptığımız çağrının gerisinde işte bu gerçekler vardır. Fırsatçılıkla mücadelede devlet elbette gerekeni yapmakla mükelleftir. Geçen yıl gerçekleştirilen denetimlerde tüketicileri mağdur eden, fahiş fiyat uygulayan ve piyasayı bozan 224 bin firmaya yaklaşık 5 milyar liralık idari para cezası kesilmiştir.
“VATANDAŞLARIMIZIN SAĞLIKLI VE GÜVENİLİR GIDAYA ERİŞİMİ İÇİN DE YOĞUN ÇABA HARCIYORUZ”
Sadece otomotiv, stokçuluk, emlak, bunun yanında kuyumculuk ve fahiş fiyat denetimlerinde bin 555 gerçek ve tüzel kişiye toplam 366 milyon liralık ceza uygulanmıştır. Bir diğer önemli konu olan vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişimi için de yoğun çaba harcıyoruz. Bu kapsamda 2024 yılında 1,3 milyon denetim yaptık, 1,4 milyar lira para cezası tatbik ettik. 610 dosyayla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunduk.
Milletin lokmasına göz dikenlere, sattığı ürüne hile-hurda karıştıranlara, etiket oyunlarıyla milletin cebine el atanlara asla tolerans göstermiyoruz. 2025 senesinde bu denetimlerimiz daha da artacak. Ne şirketlerimize haksızlık edeceğiz ne de gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıların vatandaşın hakkına girmesine eyvallah diyeceğiz.
“85 MİLYONUN HAKKINI, HUKUKUNU, ÇIKARINI EN ÜST DÜZEYDE KORUYACAĞIZ”
Serbest piyasa ilkeleri çerçevesinde 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu, çıkarını en üst düzeyde koruyacağız. Şunun bir defa çok iyi anlaşılması lazım. Serbest piyasa kuralsızlık demek değildir. Serbest piyasa başıbozukluk demek asla değildir. Denetimlerimizin amacı serbest piyasaya müdahale değil, işleyişin daha sağlıklı bir zeminde yürütülmesini temin etmektir. Burada şu hususu da söylemek mecburiyetindeyim. Hayat pahalılığıyla mücadeleye vatandaşlarımızın da destek olması, katkı sunması sürecin başarısı açısından çok önemlidir. Bunun yolu da Bursa İl Kongre’mizde belirttiğim üzere fahiş fiyat uygulayanları boykot etmekten geçiyor. Bakınız pahalı ürün satanları dize getirecek en etkili yöntemlerden birisi, muhalefet rahatsız olsa da, hiç şüphesiz boykottur.
Vatandaş olarak fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz satın almama özgürlüğünüzü kullanmaktır. Bilinçli tüketici vasfımızı geliştirerek kaliteyi normal fiyatına çekmeyi başarabiliriz. Dünyaya baktığımızda geniş bir yelpazede bunun çok sayıda örneğiyle karşılaşıyoruz. Bu konuda devlet, millet ele ele vererek çok daha etkin sonuçlar alabiliriz. Nitekim uyguladığımız politikalar neticesinde enflasyonla mücadelede son 1,5 senede hakikaten önemli mesafe katettik. Enflasyon düştükçe işçimiz, memurumuz, emeklimiz, çiftçimiz, esnafımız dâhil 85 milyonun tamamının alım gücü de artacaktır. 2025 yılında hedefimiz bu meseleyi büyük ölçüde çözüme kavuşturmaktır.
“2025 YILINDA DA DEPREM BÖLGESİ EN ÖNEMLİ VE ÖNCELİKLİ GÜNDEMİMİZ OLMAYI SÜRDÜRECEK”
Geçen yıl kabinemizin ana gündemlerinden bir diğeri, deprem bölgemizin yeniden ayağa kaldırılmasıydı. Asrın felaketinin ardından bölgede asrın inşa seferberliğini başlattık. 2023 ve 2024 yılında bu amaçla günümüz fiyatlarıyla toplam 2,6 trilyon lira harcadık. Yani bugünkü kurla 75 milyar dolar tutarında bir harcama yaptık. 155 bininci yuvarımızın anahtarlarını Kahramanmaraş’ımızda hep birlikte afetzede kardeşlerimize teslim etmiştik. İnşallah yapımını tamamladığımız 201 bininci yeni yuva ve iş yerimizin anahtarlarını da yakında hak sahibi kardeşlerimize teslim edeceğiz.
Şunu büyük bir memnuniyetle belirtmek isterim. Bugün depremzedelerimizin, barınma başta olmak üzere, temel ihtiyaçlarını giderdiğimiz umut dolu bir tabloyla karşı karşıyayız. 2025 yılında da deprem bölgesi en önemli ve öncelikli gündemimiz olmayı sürdürecek. Aynı gayret ve azimle çalışarak kalan 252 bin konut ve iş yerimizi de 365 gün içerisinde tamamlayacağız. Böylece 2025 yılı içerisinde toplamda 453 bin yuva ve iş yerimizi afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. İnşallah yıl bitmeden deprem bölgesindeki 11 ilimizde tüm vatandaşlarımız huzurlu, güvenli, dayanıklı yuvalarına kavuşacak.
İş yerini açmayan hiçbir depremzede kardeşimiz kalmayacak. Şehirlerimizi süratle inşa ve ihya faaliyetlerimiz için 2025 yılı bütçesinden toplam 584 milyar lira kaynak ayırdık. ‘Erdoğan bu enkazın altında kalır’ diyerek milletin acılarına ne kadar duyarsız olduklarını gösteren müflis siyasetçileri, Allah’ın izniyle, 2025 yılında da mahcup edeceğiz.
Türkiye olarak, üç kıtanın kalbinde bulunan, stratejik önemi yüksek, küresel bilek güreşinin hiç eksik olmadığı bir coğrafyada yer alıyoruz. Böyle bir coğrafyada hayatta kalmanın birinci şartı caydırıcılıktır. Burada haklı olmak yetmez, hakkınızı korumak için aynı zamanda güçlü de olmak zorundasınız. Romantikler ve ülkemizdeki muhalefet anlamasa da bu coğrafyada masadaki gücünüz bileğinizin gücünden gelir. Bu topraklardaki bin yıllık tarihimiz boyunca bu hakikati defalarca tecrübe ettik, yaşadık ve gördük.
Sendelediğimiz her dönemde yanı başımızda ilk biten, âdeta kanımıza susamış hasımlarımız oldu. Hasta düştüğümüzde, döşümüzden bir parça et koparmak için kimlerin, hangi devletlerin sıraya girdiğini asla unutmadık ve unutmayacağız. Sevr Anlaşması, Allah korusun, zayıfladığımızda başımıza neler geleceğini gösteren bir ibret vesikası olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Millî Mücadele ile Sevr’i yırtıp atmakla kalmadık, aynı zamanda bu ülkeyi bir daha böyle bir travmayla karşı karşıya bırakmamak için yemin ettik.
“TEMEL HEDEFİMİZ MİLLETİMİZİN BİR DAHA ASLA BEKA SORUNU YAŞAMAMASIDIR”
2002’den bu yana, bizim de temel hedefimiz milletimizin bir daha asla beka sorunu yaşamamasıdır. İçeride ve dışarıda attığımız birçok adımın gerisinde yine bu vardır. Ecdadın hikmet dolu şu sözleri 22 yıldır bize rehberlik ediyor. ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh.’ Eğer barış ve kurtuluş istiyorsan savaşa her an hazır olacaksın. Savunma sanayi alanındaki yatırımlarımız savaşa hazırlanmak için değil, barışı, istiklali, istikbali, bağımsızlığı muhafaza ve müdafaa içindir.
Şu politikamızı her fırsatta vurguluyoruz. Türkiye dostları için bir güven ve emniyet kaynağıdır ama vatanımıza uzanan kirli elleri de, kimin olduğuna bakmadan, kıracak kudrete fazlasıyla sahiptir.
Bu anlayışla savunma sanayi hamlelerimizi sürekli ileriye taşıyoruz. Nereden nereye geldiğimizi bugün kısaca hatırlatmak isterim. 2002’de sadece 56 firma varken, bugün bu sayı 3 bin 500’ü geçti. Savunma projelerinin sayısı son 22 yılda 62’den, yüzde 80 yerlilik oranıyla, bin 132’ye yükseldi. Büyüklüğü de 100 milyar doları aştı. Sektörün cirosu 1,1 milyar dolardan, 2023’te 15,5 milyar dolara çıktı.
İHA-SİHA, elektronik harp ve savaş gemisi üretiminde dünyanın sayılı ülkeleri arasındayız. 2002 yılında 248 milyon dolar olan ihracatımız 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaştı. 2024 hedefimiz olan 64,5 milyar doları yüzde 11 oranında aşarak yeni bir rekor kırdık. Geçen yıl uzay, hava, kara, deniz, elektronik harp ve ar-ge alanlarında birçok önemli projeyi hayata geçirdik.
“2025 YILINDA YENİLERİNİ EKLEYECEĞİZ”
Millî Muharip Uçak KAAN’ın ve Hürjet’in uçuş testlerine devam edilmiş, Gökbey Helikopteri ilk teslimatını gerçekleştirmiştir. Kızılelma İnsansız Savaş Uçağı prototip üretim ve testleri sürerken, Anka-3, Bayraktar TB3-TB2, Akıncı ve Aksungur İHA’ların kabulleri yapılmıştır. TB3-TCG Anadolu’ya destek ekipmanı kullanmadan iniş ve kalkış yapmıştır. Böylece kısa pistli bir gemiden iniş-kalkış yapabilen ilk SİHA olarak tarihe geçmiştir.
Deniz sistemlerinde Piri Reis Denizaltısı’nı hizmete aldık. Hızır Reis Denizaltısı deniz denemelerine başladı. Murat Reis’in donatım çalışmalarına devam ettik. TCG Derya İstanbul, Üsteğmen Arif Ekmekçi ve MARLİN İnsansız Deniz Aracı teslim edildi. Yerli ve millî olarak geliştirilen çelik kubbe projesine bismillah dedik. Siper Ürün-1 sistemi envantere girdi, hem 800 kilometre ve üzeri menzilli füze stokumuzu güçlendirmeyi hem de 2 bin kilometre ve üzeri menzilli füze geliştirme programımızı hızlandırmayı kararlaştırdık. Daha burada saymaya kalksak saatler sürecek nice savunma projesini geride bıraktığımız yıl devreye aldık, ilerlettik veya başlattık. 2025 yılında inşallah bunlara yenilerini ekleyeceğiz.
Geçtiğimiz hafta ana muhalefetin safsata diyerek burun kıvırdığı Mavi Vatan’da donanmamızın gücüne güç katacak projelerin startını verdik. MİLGEM projemiz ile ülkemizin ilk korvet ve firkateynlerini yüzde 100 yerli ve millî olarak tasarladık, inşa ettik. Envanterdeki 5 gemimize ilaveten hâlihazırda 7 MİLGEM firkateynimizin inşası devam ediyor.
Bu projelerimizden edindiğimiz birikimlerle TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribimizin ilk kaynağını İstanbul tersanesinde ve millî denizaltımızın ilk kaynağını ise Gölcük tersanesinde gerçekleştirdik. Millî uçak gemimizi TCG Anadolu’nun ağabeyi olarak görüyoruz. Tamamlandığında Türkiye’yi bir üst lige taşıyacak bu projelerin de hizmete girmesiyle çok kritik bir ihtiyacımızı daha gidermiş olacağız.
“85 MİLYON İÇİN ÇALIŞACAĞIZ, HİZMET ÜRETECEĞİZ”
Dosta güven aşılayan, düşmana korku salan bir Türkiye için savunma sanayi sektörümüzün tüm paydaşlarıyla birlikte çalışmalarımıza kararlıkla devam edeceğiz.
2024 yılına dair karnemizi 20 ana başlıkta ve 239 farklı infografikle 31 Aralık’ta sosyal medya hesabımızdan paylaştık. 2025 senesi boyunca da ‘aşkınan koşan yorulmaz’ şiarıyla gece gündüz demeden 85 milyon için çalışacağız, hizmet üreteceğiz.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİMİZE ULAŞMAK YAKIN GELECEKTEKİ EN ÖNEMLİ ÖNCELİKLERİMİZDEN BİRİDİR”
Terörsüz Türkiye hedefimize ulaşmak yakın gelecekteki en önemli önceliklerimizden biridir. Terörün ve şiddettin hüküm sürdüğü bir iklimde, demokrasini neşvünema bulması, gelişmesi, serpilmesi, kendi ayakları üzerinde durması mümkün değildir. Arkasına terörü ve teröristi alarak siyaset olmaz, olamaz, dünyanın hiçbir medeni ülkesi buna izin vermez. Terörün karanlık gölgesi ülkemiz siyasetinin üzerinden çekildikçe, inşallah, Türkiye daha sağlıklı, olgun ve özgürlükçü bir zemine kavuşacaktır.
Bir diğer husus ise şudur. Komşumuz Suriye’de gerçekleşen epik devrimle birlikte hem bu ülkede hem de bölgemizde artık yeni bir dönem başlamıştır. Yeni Suriye yönetiminin ülkenin toprak bütünlüğü ve birliği temelinde bir Suriye inşa etmeye çalıştığını, bunda da kararlı olduğunu görüyoruz. Bizim de samimi arzumuz, beklentimiz, politikamız bu yöndedir. Suriye’nin parçalanmasına, hangi kisveyle olursa olsun üniter yapısının bozulmasına rıza göstermeyiz. Bu konuda bir risk görürsek gerekli adımları süratle atarız.
“TÜRKİYE, GÜVENLİĞİNİ KORUMA NOKTASINDA NASIL TAVİZSİZ BİR İRADEYE SAHİP OLDUĞUNU PEK ÇOK KEZ GÖSTERMİŞTİR”
Suriye’deki ihtilafı ve DEAŞ tehdidini fırsata çevirip farklı hülyalar görenler son gelişmeler sonrasında bölgemizin kadim gerçekleriyle yüzleşmişlerdir. Bu gerçek bölgenin geleceğinde teröre yer olmadığıdır. Tercihini terörden ve şiddetten yana kullananlara bekleyen tek akıbet silahlarıyla birlikte toprağa gömülmektir. Açık söylüyorum, bunun önüne hiçbir güç geçemez.
Türkiye, bekasını ve güvenliğini koruma noktasında nasıl tavizsiz bir iradeye sahip olduğunu pek çok kez göstermiştir. İş o radde varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz. Allah’ın izniyle, bunu yapabilecek gücümüz, kapasitemiz ve kabiliyetimiz ziyadesiyle mevcuttur. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır.
Bilhassa sorumluluk mevkiinde olanlar, ne provokasyonlara gelmeli ne de milleti provoke edecek cümleler kurmalıdır. Terör baronları adına milleti tehdit edenlere pabuç bırakmayacağımızı burada özellikle ifade etmek istiyorum. Kimi il ve ilçelerimizde açtıkları hendeklerle kantonculuk peşinde koşanları nasıl o çukurlara gömdüysek, bugün de aynı niyeti taşıyanlar çıkarsa bunun bedelini onlara misliyle ödetiriz.
“BÖLÜCÜ ÖRGÜT VE SURİYE’DEKİ UZANTILARI İÇİN ÇEMBER DARALIYOR”
Bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için çember daralıyor. Dün ve önceki gün de söyledim, biz iktidar ve ittifak olarak terörsüz Türkiye hedefimizi, öyle veya böyle, ama mutlaka gerçekleştireceğiz. Bu konudaki hüsnüniyetimizi ve güçlü irademizi kamuoyumuzla paylaştık. Elbette bunu suhulet ve sükûnetle olmasını temenni ederiz. Ama bu yol tıkanır veya dinamitlenirse işte o zaman devletimizin kadife eldivene sarılı demir yumruğunu kullanmaktan da çekinmeyiz. Sonuçta kardeşliğin kazanacağına, birliğin, beraberliğin ve huzurun kazanacağına yürekten inanıyoruz.
“GÜÇLÜ TOPLUM ANCAK GÜÇLÜ AİLELERLE MÜMKÜNDÜR”
Bugünkü kabine toplantımızda Aile, Ticaret ve Ulaştırma Bakanlarımızın sunumlarını dinledik.
Güçlü toplum ancak güçlü ailelerle mümkündür ancak bu konuda ciddi meydan okumalarla karşı karşıyayız. Küresel şer odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikaları herkesin malumudur. LGBT meselesi bugün ailenin varlığına yönelik en ciddi tehditlerin başında gelmektedir.
2023 yılında ülkemizdeki doğurganlık hızı 1,51 seviyesine gerilemiştir. Açıkça ifade etmek gerekirse, bu durum alarm vericidir. Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir. Her fırsatta yaptığımız en az 3 çocuk çağrısının ne kadar önemli olduğunu böylece tekrar görmüş oluyoruz.
Toplumun tüm kesimlerinde bir farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 senesini ‘Aile Yılı’ ilan etmeyi kararlaştırdık. Yıl boyunca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız koordinasyonunda aile yapımızın korunması, güçlendirilmesi ve gelecek nesillere sağlam bir miras olarak aktarılması için kapsamlı çalışmalar yürüteceğiz.
“5G İHALEMİZİ 2025 SENESİ İÇİNDE YAPACAĞIZ”
Ulaştırma, hükûmetimizin en başarılı olduğu alanlardan biridir. Şimdi internet ve dijital altyapımız güçlendirecek yeni bir adım atıyoruz. Uçtan uça yerli ve millî 5G haberleşme şebekesi projemiz kapsamında 5G ihalemizi 2025 senesi içinde yapacağız. 2026 yılında da ilk sinyalimizi almayı hedefliyoruz.
Son olarak, 6-10 Ocak arası ülkemizde ‘Enerji Verimliliği Haftası’ olarak kutlanıyor. Bu hafta vesilesiyle her bir vatandaşımızdan enerjiyi daha tasarruflu ve verimli kullanmalarını istirham ediyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.