Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, bu yıl içerisinde ve önümüzdeki yıllarda çok daha fazla kadın girişimciye ulaşacaklarını, girişimcilerin yetkinliklerini daha ileri noktalara taşıyacağını belirterek, “Aynı zamanda çok daha fazla kadın girişimcimiz ihracat ailemize katılarak sürdürülebilir biçimde ihracatçı olacaklardır.” dedi.
Pekcan, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) tarafından düzenlenen İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı Projesi Toplantısı Sanal Fuarı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen projenin koordinatörlüğünü KAGİDER’in yürüttüğünü, Kadın İşveren ve Sanayiciler Derneği (KAİSDER) ve Bursa İş Kadınları ve Yöneticileri Derneğinin (BUİKAD) paydaşları olduğunu belirtti.
Söz konusu derneklerin pandemi koşullarına rağmen projeyi başarılı bir şekilde yürütmeye devam ettiğini dile getiren Pekcan, 2019 yılında başlayan ve kadın girişimciler arasındaki etkileşimi artırmayı amaçlayan bu proje kapsamında önemli bir altyapı kurulduğunu bildirdi.
Pekcan, girişimciliğin özellikle de kadın girişimciliğinin gelişmesini sağlayacak sağlıklı ekosistemleri oluşturmanın, devlet, özel sektör ve STK’lar olarak herkesin ortak sorumluluğu olduğuna dikkati çekerek, projenin, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bu tür ekosistemlerin oluşumuna önemli katkı sağlayacağını ifade etti.
Kadın girişimcilerini desteklemek ve ihracata yönlendirmenin bakanlık olarak öncelikleri arasında olduğunu vurgulayan Pekcan, şöyle konuştu:
“Kadın İletişim Ağı Projesinin Bakanlığımızın kadın ve genç girişimciliği alanında yürüttüğü çalışmalar ile örtüştüğünü görmekten memnuniyet duyuyorum. Girişimciler arasında network oluşturma konusu, uluslararası uygulamalarda üzerinde hassasiyetle durulan bir konu. Bakanlık olarak hayata geçirdiğimiz Online ve Fiziki Kadın Girişimci Network Projemiz ile iller bazında çok sayıda kadın girişimcimize ulaşmak için çalışmalarımızı başlattık ve çalışmaya da devam ediyoruz. Projemiz çerçevesinde ocak sonu itibarıyla 44 ilimizde kadın girişimcilerimizin kolay ve güvenilir bir çevrede iş yapabilmek için ihtiyaç duydukları networkü oluşturduk, 1300’ün üzerinde kadın girişimciyi bu ağlarda bir araya getirdik.”
Pekcan, ayrıca 2019 sonunda UPS firması iş birliğinde hayata geçirdikleri ve pandemi ile online platforma taşıdıkları Export Akademi Programı kapsamındaki çalışmalarının da devam ettiğine dikkati çekerek, “Bu programımızla da ülkemizde ihracat yapmaya istekli, potansiyeli olan kadın ve genç girişimcilerimize ihtiyaç duydukları alanlarda eğitim ve mentorluk desteği veriyoruz. Bugüne kadar, Export Akademi Programı çerçevesinde gerçekleştirilen 15 eğitime 4 binin üzerinde girişimci katılmıştır. Sözünü ettiğimiz bu iki projemiz, Birleşmiş Milletler ve Dünya Ticaret Örgütü tarafından oluşturulan Uluslararası Ticaret Merkezinin (ITC) SheTrades Outlook platformu tarafından iyi uygulama örnekleri arasına alındı. ” değerlendirmelerinde bulundu.
“Daha fazla kadın girişimcimiz ihracat ailemize katılacak”
Bakan Pekcan, ocak ayında projelerinin etkinliğini ölçmeye yönelik bir anket çalışması yaptıklarına işaret ederek, anket sonuçlarını şöyle açıkladı:
“Girişimcilerimizin çalışmalardan memnun olduklarını ve etkinliklerin ihracat süreçlerine olumlu katkısı olduğunu düşündüklerini gördük. Bu etkinliklerden önce, ihracat gerçekleştirmeyen girişimcilerimizin yüzde 18’i, etkinliklerimize katılımın ardından ihracat gerçekleştirmeye başladıklarını ifade etmişlerdir. Bu oranın zamanla çok daha artacağını öngörüyoruz. Halihazırda ihracat gerçekleştirmekte olan girişimcilerimizin yüzde 44’ü ise Bakanlığımız etkinliklerine katıldıktan sonra gerçekleştirdikleri ihracat tutarında artış olduğunu belirttiler. Henüz ihracat gerçekleştirmeyen girişimcilerin yüzde 92’si katıldıkları etkinliklerden sonra ihracat yapmayı planlarına dahil etmiş olduklarını ifade etmişlerdir. Bu projelerimizi bir yıldır uyguladığımız göz önünde bulundurduğumuzda ortaya çıkmaya başlayan sonuçlar memnuniyet vericidir. Eminim, bu yıl içerisinde ve önümüzdeki yıllarda çok daha fazla kadın girişimcimize ulaşacağız, girişimcilerimiz yetkinliklerini çok daha ileri noktalara taşıyacak, aynı zamanda çok daha fazla kadın girişimcimiz ihracat ailemize katılarak, sürdürülebilir biçimde ihracatçı olacaklardır. Doğru projeleri uyguladıktan sonra, sonuç almak zor değildir. Zira ülkemizde pek çok alanda olduğu gibi girişimcilik alanında da halen büyük bir potansiyel söz vardır.”
“Melek Yatırımcı Platformu’nu girişimcilerin hizmetine sunmak için çalışmalarımız sürüyor”
Pekcan, KAGİDER’in koordinatörlüğünde yürütülen “İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı” projesi ile Bakanlığın “Kadın Girişimci Network” projesinin birbirinin tamamlayıcı projeler olduğunu ifade ederek, “Ticaret Bakanlığı Kadın ve Genç Girişimciler İhracat Daire Başkanlığı ile KAGİDER başta olmak üzere ilgili tüm STK’larımız arasında her daim, önemli bir eş güdüm ve istişare kültürü söz konusu.” dedi.
Dolayısıyla bu tür projeler vesilesiyle Bakanlık ve STK’lar arasında önemli bir tecrübe paylaşımı yaşandığının altını çizen Pekcan, şöyle konuştu:
“Hedeflenen sonuçlara hep birlikte ulaşacağımıza dair inancımız tam. Bugün bu etkinlik vesilesiyle karşılaştığımız güzel tablo da bunu teyit etmekte, inancımızı pekiştirmektedir. Bakanlığımız, girişimcilerimiz arasında network oluşturma çalışmalarını, önümüzdeki dönemde, Ulusal Kadın İhracatçı Network Platformu projesi ile daha da ileri bir noktaya taşıyacaktır. Bu projemiz çok daha kapsamlı bir dijital altyapıdan beslenecektir. Benzer şekilde, dijital dönüşümün sağladığı geniş imkanlardan yararlanılarak oluşturulan Melek Yatırımcı Platformu’nu da girişimcilerin hizmetine sunmak için çalışmalarımız sürüyor.”
KOOP-DES Programı’nda kooperatiflere 14,6 milyon lira hibe desteği verildi
Pekcan, doğrudan kadın girişimciliğine odaklanan söz konusu projeler haricinde de Bakanlıkça yakın dönemde hayata geçirilen pek çok farklı projede kadın girişimcilere önemli fayda sunulduğunu ifade ederek, Sanal Ticaret Akademisi’ne 5 Mart’tan bu yana 32 binin üzerinde kişinin kayıt yaptırdığını bu kullanıcıların 7 bin 782’sini yüzde 24’ünü kadın kullanıcıların oluşturduğunu vurguladı.
Kadın girişimciliği başta olmak üzere girişimciliğin gelişmesi adına önemli avantajlar sunabilen bir diğer faktörün e-ticaret olduğunu vurgulayan Pekcan, Elektronik Ticaret Bilgi Platformu’na, mart ayından bu yana 850 bin kişinin erişim sağladığını, söz konusu kullanıcıların yüzde 43’ünü kadınların oluşturduğunu söyledi.
Pekcan, “E-Ticaret Akademisi”nde yer alan eğitimlerden faydalanan 40 bin üzerindeki kullanıcının yüzde 46’sının da kadın olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
”Kadın girişimciliğini, özellikle de yerelde ve kırsaldaki kadın girişimciliğini destekleyen bir diğer kritik mekanizma kooperatifçiliktir. Kadınlarımızın bir araya gelerek güçlerini birleştirmelerini ve kurdukları kooperatiflerle ticarette aktif rol oynamalarını çok önemsiyoruz. Bu çerçevede, Bakanlığımızın Kooperatiflerin Desteklenmesi (KOOP-DES) Programımızı kadın kooperatiflerine odaklamış durumdayız. Ortaklarının çoğunluğu kadınlardan oluşan ve kadın emeğini değerlendirme amacı güden kooperatiflere hibe desteği sağlıyoruz. Program kapsamında 2020 yılında 139 kadın kooperatifin 149 projesine 14,6 milyon lira hibe desteği verdik. Destek sürecimiz 2021 yılında da devam edecek olup 28 Şubat tarihine kadar başvuru almayı sürdüreceğiz. “
İhracatı tabana yayma hedefinin gerçekleştirilmesi noktasında, kadın girişimciliğinin geliştirilmesinin büyük önem taşıdığının altını çizen Pekcan, “Bu çerçevede, hem ülkemizin refah seviyesinin hem de ihracatımızın artırılması yönünde kadın girişimciliğini çok önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde Bakanlığımızın kadın ve genç girişimciliği alanındaki politika ve projelerinin çeşitlenerek devam edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Tüm bu proje ve çalışmalarımızda, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da özel sektörümüzle ve STK’larımızla yakın iş birliği ve eşgüdüm sağlıyor olacağız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdareciler Günü Programı’nda yaptığı konuşmada, “Bizim devlet tasavvurumuz hiçbir zaman maddeye dayalı bir anlayış üzerine inşa edilmedi. Tam aksine mana ve muhtevaya önem veren adalet ve vicdan üzerine bina edilen bir değerler silsilesinin tezahürü oldu. Merhum Aliya İzzetbegoviç, ‘İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşya ile bir tutan her şey gayri insanidir’ diyor. Bizim de devlet anlayışımızın öznesi insandır, insanlık onurudur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen İdareciler Günü Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Fedakârca görev yapan mülki idare amirlerinin 10 Ocak İdareciler Günü’nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilere, vali yardımcılarına ve kaymakamlara bugüne kadarki hizmetleri için teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, görevi başında şehit olan veya vefat eden mülki idare amirlerine rahmet diledi.
Devletin, ortak hedefler etrafında kenetlenen milletlerin akıl ve iradesinin tecessüm ettiği bir teşkilat olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk devlet geleneğinin; binlerce yıllık bir aklın, birikimin, tecrübenin ürünü olduğunu belirtti.
“DEVLET TASAVVURUMUZ HİÇBİR ZAMAN MADDEYE DAYALI BİR ANLAYIŞ ÜZERİNE İNŞA EDİLMEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim devlet tasavvurumuz hiçbir zaman maddeye dayalı bir anlayış üzerine inşa edilmedi. Tam aksine mana ve muhtevaya önem veren, adalet ve vicdan üzerine bina edilen bir değerler silsilesinin tezahürü oldu” dedi.
Merhum Aliya İzzetbegoviç’in, “İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşya ile bir tutan her şey gayri insanidir” sözlerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim de devlet anlayışımızın öznesi insandır, insanlık onurudur. İşte bu yüzden insanlık ittifakı diyoruz. Bu yüzden mazlumların derdine derman olmaya çalışıyoruz. Bu yüzden ‘Türkiye, umudun adıdır.’ diyoruz. Mülki idaremiz işte bu geleneğin bir devamıdır. Orhun Yazıtları’nda geçen şu söz bu tasavvurumuzun güçlü bir yansımasıdır. ‘Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe Türk milleti ilini ve töresini koruyacaktır.’ Bu inançla yoğrulan Türk mülki idaresi halkın huzurunu, refahını ve güvenliğini tesis eden köklü bir müessesedir” diye konuştu.
Vilayetlerde Reis-i Cumhuru temsil eden valilik makamının ise devletin milletle bütünleştiği yegâne nokta olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin dininin adalet olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tarih boyunca adaleti esas alan bir devlet anlayışının bugünkü müntesipleri olarak şunu hiçbir zaman unutmayınız. Valilik milletin derdine derman olma makamıdır. Valilik devletin halka uzanan elidir. Vicdan ve merhamet mevkiidir. Bu düstur valilik makamının nüvesidir. Burada şunu da özellikle vurgulamak isterim. Sizler halkımızın gönlünde yer bulan onların talep ve ihtiyaçlarını merkeze taşıyan köprüler konumundasınız. Daima ulaşılabilir, çözüm odaklı ve samimi bir yaklaşım sergilemek valilik makamının temel ilkelerindendir. Unutmayınız ki milletin hayır duası devletin en güçlü hazinesidir. Allah korusun, milletin bedduasını alan ise ne bu dünyada ne de ahirette iflah olur. Bir diğer husus şudur, sadece günlük hesaplar peşinde koşmak bize yakışmaz. Devletimizin kurucu kodlarında buna hoş bakılmaz.”
Devlet geleneğinin geleceği inşa eden bir anlayış üzerine kurulu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı vizyonunun da işte bu geleneğin bir tezahürü olduğunu belirtti.
Binlerce yıllık kadim devlet anlayışının tıpkı askeriye gibi idarecilik ve teşkilatlanma alanında da dünyaya örnek olacak bir birikiminin taşıyıcısı olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hem merkezi yönetim anlayışı hem de mahallî idare teşkilatı bakımından önemli bir müktesebatın ve tecrübenin sahibi olduğunu söyledi.
Adil, müessir, müşfik, emin ve istikrarlı bir idare kabiliyetinin Türk milletinin adeta doğuştan gelen özelliği olduğunu ve tarihin bu gerçeğin sayısız örnekleriyle dolu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İdare kabiliyetimiz teşkilatlanma boyutuyla sınırlı kalmamış, milletimize ve şehirlerimize de önemli değerler kazandırmıştır. Türkistanlı büyük mütefekkir Farabi, Medinetü’l Fazıla isimli eserinde şöyle diyor, ‘En üstün iyilik ve en büyük mükemmelliğe ilişkin ancak şehirde ulaşılabilir, şehirden daha eksik olan bir toplulukta ulaşılamaz.’ Eğer doğudan batıya, kuzeyden güneye, ülkemizin tamamında iyiliği, refahı, kalkınmayı, kardeşliği ve adaleti hâkim kılmak istiyorsak, işe önce şehirlerimizden başlamamız gerekiyor. Üstelik bu denli zengin bir medeniyete güçlü tarihi ve beşeri bağlarımızın olduğu bu kadar geniş bir gönül coğrafyasına sahip bir ülke olarak bu bizler için ihtiyaçtan öte bir zorunluluktur.”
Mülki idare amirlerine çok önemli görevler düştüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilerden öncelikli beklentilerinin devletin kendilerine olan emaneti, imkân ve kaynaklarını şehirlerin faydasına olacak biçimde kullanmaları olduğunu kaydetti.
Valilerden görev, yetki ve sorumluluk alanlarında bulunan işleri hızlı, etkin ve verimli bir şekilde ifa etmelerini beklediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yetim, öksüz ve kimsesizler başta olmak üzere devletin şefkatine ihtiyaç duyan tüm kesimlerin yanında olmanızı istiyoruz. Daha önce de farklı vesilelerle dile getirdim. Mülki idare amirliği sabah 8, akşam 6 arasında yapılacak bir görev değildir. Sizin vatandaşla hemhâl, hemdert ve hem dem olmanız da beklenir. Her birinizden makam odalarınıza sıkışıp kalmamanızı, gönlünüzü de kapılarınızı da telefonlarınızı da vatandaşlarımıza açık tutmanızı özellikle rica ediyorum. Hizmet ettiğiniz şehirlerde hak ve hukuku gözetmeniz, inancına, hayat tarzına, kökenine, mezhebine bakmadan vatandaşımıza eşit muamele etmeniz şüphesiz vazgeçilmez yaşam tarzımız olmalıdır.
Ne tek parti faşist zihniyetinin ne de hafızalarımızda derin yaralar açan 28 Şubat dönemi uygulamalarının günümüz Türkiye’sinde yeri yoktur. Baskının, ayrımcılığın, millete karşı efendilik taslamanın meşru sayıldığı günler artık geride kalmıştır. Allah’ın izniyle biz bu makamlarda bulunduğumuz müddetçe kimse o kötü günleri geri getiremeyecektir. Kerim devlet anlayışımızı hakkıyla tatbik eden personeline ve vatandaşlarımıza tepeden bakmayan, ilçe, köy ve mahalleleriyle şehrinin tamamını kucaklayan valiler, bizim görmek istediğimiz idarecilerdir.”
Bir anekdota dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hazreti Ali Efendimiz Mısır’a atadığı Vali Eşter en-Neha-i’ye yazdığı mektupta bakınız hangi nasihatlerde bulunuyor. ‘Bil ki ey malik, sen daha önceki yöneticilerin durumlarına baktığın gibi insanlar da senin durumuna bakacaktır. Halka karşı merhametli olmayı, sevgi ve iyilikte bulunmayı kendine şiar edin. Kesinlikle onların malını ganimet bilen yırtıcı bir canavar olma. O insanlar iki sınıftır. Birincisi dinde kardeşin, ikincisi ise yaratılışta senin eşindir. İnsanlara, yakınlarına, ailene ve insanlar arasında özel sevgi beslediğin kimselere karşı adaletli davran. Böyle yapmadığın takdirde zulmetmiş olursun. Allah’ın nimetini tahrif eden şeyler içinde zulümden daha güçlüsü yoktur. Kuşkusuz Allah, mazlumların ahını duyandır, zalimleri de gözleyendir. Sana en sevimli gelen şeyler şunlar olsun; Hak hususunda orta yolu tutmak, adaleti herkese yaymak ve halkın rızasını kazanmak. Şüphesiz ki çoğunluğun öfkesi azınlığın rızasıyla azınlığın öfkesi de çoğunluğun rızasıyla kaybolup gider.’ Kıymetli valilerimiz, çağları aşan hikmet dolu bu sözler, bizim pusulamız olduğu gibi işlerinizde size de rehberlik etmelidir. Bizim ve milletimizin idealindeki mülki idare amiri işte bu hasletlerle mücehhez yöneticilerdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim ve gençlik projelerini hayata geçirerek, sosyal yardım faaliyetlerini aksatmayarak, teknolojiyi ve iletişim araçlarını etkin bir şekilde kullanarak şehirlere yeni ufuklar, yeni alanlar açmanın mülki idare amirlerinin görevi olduğunu hatırlattı.
Türkiye’nin deprem başta olmak üzere doğal afet riskiyle yaşayan bir ülke olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, en son 6 Şubat’ta asrın en büyük tabii afetlerinden biriyle yara alındığını, kriz ve afet yönetiminin ne kadar mühim olduğunu net biçimde gördüklerini söyledi.
Bir daha benzer durumlarla karşılaşmamak için hükümet olarak gereken her türlü tedbiri aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sürecin aynı zamanda hızlı karar alabilen, çok boyutlu düşünebilen, elini taşın altına koyabilen idarecilerin değerini de gösterdiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir adım atmadan önce merkezden talimat bekleyen, gönüllere, hanelere, kalplere giremeyen kimi yöneticiler maalesef devletimizin çabalarına da gölge düşürdü. Bu hakikati İbn-i Firuz, beş asır evvel şu cümlelerle dile getirmiştir, ‘Gerçekte işe yaramaz kötü memurların yaptıkları zarar, vücutta insana yaramayan gıdaya benzer. İnsan bu gıdadan azar azar yer ve midesinde zararlı bir karışım meydana gelir. Zamanla artan bu madde sinirlere, damarlara da tesir ederek insanı hasta eder. Kuvvetten düşen kişi doktora gitmeye mecbur kalır fakat doktor da buna çare bulamaz ve kişi bir türlü rahat yüzü göremez. Belki uzun süren bir ilaç ve tedavi sürecinden sonra kişi iyileşebilir.’ Buradan anlaşılmalıdır ki görevini doğru yapmayan memurların halka bir günde verdikleri zararı adaletli bir sultanın belki de uzun süren adaletli yönetimi bile gideremez. Sizin sorumluluğunuz işte bu derece önemli, kritik ve hassastır. Dolayısıyla illerimizde şahsımı temsilen görev yapan siz valilerimize çok hayati vazifeler düştüğünü bugün bir kez daha hatırlatmak istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilerden rehberlik, teftiş ve denetim faaliyetlerinin yerine getirilmesine dair genelgenin gereklerini yakından takip ve koordine etmesini de beklediğini söyledi.
Bölgede çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 910 kilometrelik sınırı olduğu Suriye’de meydana gelen hadiselerin ülkeyi her açıdan ilgilendirdiğini vurguladı.
Suriye’de 61 yıllık Baas diktatörlüğünün çökmesinin ve 13 yıl süren katliamın sona ermesiyle artık yeni bir döneme girildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sednaya Hapishanesi’nden yansıyan vahşet görüntüleri, Suriye’de yıllardır nasıl insanlık dışı bir zihniyetin hüküm sürdüğünü göstermiştir. Azgın ve zorba bir azınlığın mazlum çoğunluğa karşı uyguladığı baskının, kanlı ve çirkin yüzü ortaya çıkmıştır. Gün geçmiyor ki ülkenin bir şehrinden toplu mezar çıkmasın. Gün geçmiyor ki Baas rejiminin barbarlığına dair bir delil bulunmasın. Hemen her gün insanlık adına, insani değerler adına gerçekten utanç ve dehşet verici haberlerle karşılaşıyoruz. İnsani kayıpları bir tarafa bırakıyor sadece 13 yıllık katliam politikasının bu ülkeye verdiği zarar 500 milyar doları aşıyor. Suriye’yi ziyaret eden ekiplerimiz de sahadaki tablonun tahmin edilenden çok daha kötü olduğunu ifade ediyor.”
Suriye’nin yeniden inşası için fiziki altyapının, ekonomik ve sosyal düzenin kapsamlı bir şekilde ıslah edilmesi gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik kalkınma projeleri, sağlık ve eğitim altyapısının oluşturulması, tarım ve sanayinin canlandırılması gibi uzun vadeli stratejilerin bu sürecin olmazsa olmazları olduğunu söyledi.
“İNSANİ POLİTİKAMIZA ZARAR VERECEK YAKLAŞIMLAR İÇİNDE OLMAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kendini toparlayabilmesi için Arap ve İslam âleminin destekleri yanında belli bir zamana da ihtiyaç duyduğunun dile getirerek, “Uluslararası toplumun bu sürece daha fazla katkı sağlaması mühimdir. Türkiye olarak, biz de tüm planlarımızı bu gerçekler ekseninde yapıyoruz. Ana muhalefet partisi genel başkanının, ‘Esed gitti, sığınmacılar da gitsin’ ifadesi vicdansızlıktan öte bir kara cehalet örneğidir. Biraz dış politika, biraz ekonomi, biraz savaş tarihi okuyan bir kişi açık söylüyorum, böyle bir cümle kurmaktan utanır, hicap duyar” ifadelerini kullandı.
Savaşın ve zulmün pençesinden kaçan Suriyeli mazlumlara 13 yıl boyunca kol kanat gerdiklerinin, şefkat ve merhametle kucak açtıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefetin, onları geldikleri yere kovmanın hep gayreti içerisinde olduğunu belirterek, “Biz ensarız, onlar muhacirdir’ dedik. Dolayısıyla ‘Bizim medeniyetimizde ensar olarak muhacirleri kovmak asla yer etmez’ dedik” ifadelerini kullandı.
Milletin asil karakterine uygun şekilde büyük bir alicenaplık göstererek, ensar şuuruyla Suriyeli muhacirlere destek olduğunu, insanlık tarihine altın harflerle geçen bir dayanışma seferberliğine hep birlikte imza attıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hatta bu uğurda şahsım, siyasi bedel ödemeyi dahi göze aldım. 14-28 Mayıs seçimleri döneminde karşımızdaki adayın ırkçı siyasetini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Tüm bunlara rağmen bize canlarını, namuslarını ve onurlarını emanet eden mazlumlara sırtımızı dönmedik. Kimsesizlerin kimsesi olan bu necip millete, ‘Boraltan Köprüsü faciası utancını bir kez daha yaşatmayacağız’ dedik ve hamdolsun yaşatmadık. Suriyeli kardeşlerimize 13 yıl boyunca nasıl samimi ev sahipliği yaptıysak bundan sonraki süreçte de aynı hassasiyetle hareket edeceğiz. Gönüllü, güvenli ve düzenli geri dönüşleri yine bize yakışan, tarihimize, inancımıza ve kültürümüze yakışan bir anlayışla yöneteceğiz.
“SURİYELİLERİN EVLERİNE HUZURLA DÖNEBİLMELERİ BİZİM İÇİN İNSANİ BİR GÖREV”
Muhalefet veya ırkçı çevreler ne derse desin, ekonomimize, ticaretimize, üretimimize ve 13 yıllık insani politikamıza zarar verecek yaklaşımlar içinde olmayacağız. Bir defa şunun bilinmesini isterim, Türkiye’nin en kritik seçimlerinde, siyasi geleceğimizi riske atma pahasına sergilediğimiz duruşa kimsenin leke bulaştırmasına müsaade etmeyiz. Sahadaki aksaklıklar, kasıtlar ve hatalar sebebiyle böyle bir durumun yaşanmasına da asla müsamahayla bakmayız. Bu meseleye dair yaklaşımımız açık söylüyorum, sıfır toleranstır. Her insan kendi vatanında kök salar ve elbette orada yaşamak ister.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyelilerin evlerine huzurla dönebilmelerinin kendileri için hem insani bir görev hem de bölgesel istikrar açısından stratejik bir öncelik olduğunu söyledi.
Gönüllü olarak yurtlarına dönmek isteyen Suriyelilere her türlü kolaylığı sağladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimseyi zorla göndermek gibi bir yanlışa da düşmeyeceklerinin altını çizdi.
Türkiye’ye katkı yapmak isteyen, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak zenginlik katan Suriyelilerin elinden tutmaya devam edeceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte attıkları her adımın hem Suriyelilerin haklarını hem de milletin çıkarlarını koruma hedefine mahsus olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de artık yeni bir yönetimin olduğuna, Suriye’nin geleceğinin bu yönetimin ortaya koyacağı kurucu irade etrafında şekilleneceğine işaret etti.
Suriye ile ilişkilerin karşılıklı saygı ilkesi çerçevesinde sürdürüleceğini, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin sağlanmasında komşuluk hukuku bir gereği olarak üzerlerine düşen tüm sorumlulukları yerine getireceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin ilgili kurumlarıyla işbirliği içinde bu yeni sürecin başarıyla yönetilmesinde mülki idare amirlerine önemli vazifeler düştüğünü söyledi.
Özellikle sınır bölgelerindeki valilerden çok dikkatli olmalarını, süreci sahiplenmelerini ve adımlarını buna göre atmalarını beklediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gerek bizleri bu makamlara getiren milletimize hizmet, gerekse bu sürecin incelikle yürütülmesi noktasında hiçbir aksaklığın hiçbir nahoş durumun yaşanmaması için her birinizin özenli davranacağınıza inanıyorum. Ülkemizde ve bölgemizde terörün hiçbir çeşidine yer olmadığını her fırsatta vurguluyoruz. Bir süredir uyguladığımız ‘terörü kaynağında bertaraf etme’ stratejimizin meyvelerini içeride ve dışarıda toplamaya başladık. Şimdi bunu yeni araçlar ve yeni yöntemlerle devam ettiriyoruz. Amacımız ülkemizin sırtına vurulan 40 yıllık o kamburunu ilanihaye ortadan kaldırmaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye devrimi ile birlikte hem ülkemizin hem de bölgemizin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmıştır. Devletimizin uhdesinde bulunan her türlü vasıtayı her türlü imkânı kullanarak terörsüz Türkiye idealimizi inşallah gerçekleştireceğiz. Türkiye Yüzyılını kardeşliği kalkınmanın huzurun yüzyılı yapıncaya kadar sizlerle birlikte canla başla çalışacağız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vali Galip Demirel Sosyal Hizmet Ödülü’nü Ankara Vali Yardımcısı Elif Nur Bozkurt Tandoğan’a, Celalettin Tüfekçi Meslek Ödülü’nü Diyarbakır Eğil Kaymakamı Volkan Hülür’e, Şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk Üstün Hizmet Ödülü’nü Hatay Vali Yardımcısı Cafer Ekinci’ye, Şehit Kaymakam Ersin Ateş Üstün Hizmet Ödülü’nü Kilis Vali Yardımcısı Hamza Özbilgi’ye, Vali Dr. Mehmet Vecdi Gönül Güvenlik Hizmet Ödülü’nü İstanbul Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu’na takdim etti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.